- 17:19 Üç gün trafiğe kapatılacak
- 17:13 Ünye Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı, Gazilere Teşekkür Etti
- 17:09 İki partiye kapıları kapattı
- 16:58 Bir araçta uyuşturucu ve tüfek ele geçirildi
- 16:48 İstinat duvarına çarpan tırın sürücüsü yaralandı
- 16:45 Yapı Ruhsatlarında Büyük Düşüş
- 16:44 Silah kaçakçılığı operasyonunda 1 zanlı yakalandı
- 16:44 Türk çayı ihracatı 19,8 milyon doları aştı
- 16:41 MEB, aileler için "veli rehberlik" kitaplarını yayımladı
- 16:40 A Milli Erkek Basketbol Takımı, yarın Macaristan'ı konuk edecek
- 16:39 Refakatçi hemşirenin ölümüne ilişkin soruşturma tamamlandı
- 16:35 Teğmenlerin Disipline Sevkine İlişkin Açıklama
- 16:36 Fındık Kabuğundan Aktif Karbon Üretilecek
- 16:19 Bakan Yumaklı Ordu’ya Geliyor
- 16:04 Diyarbakır anneleri evlatlarının yolunu gözlüyor
Fındık Fiyatı
İş yükü ve mobbing polisleri intihara sürüklüyor
Emniyet teşkilatı içerisindeki baskı, mobbing ve yoğun çalışma koşulları iddiasıyla her yıl gündeme gelen polis intiharları ile ilgili konuşan Emniyet-Sen Genel Başkanı Faruk Sezer, polis intiharlarının artışı ve önlenememesiyle ilgili olarak emniyet teşkilatı içindeki mobbinge dikkati çekti.
Emniyet-Sen Genel Başkanı Faruk Sezer, polis intiharlarına sebep olan konunun neden kaynaklandığı ile ilgili bir verinin olmadığını söyledi. İntiharlarının araştırılmasını ve altında yatan başka faktörlerin ortaya çıkarılmasını istediklerini söyleyen Sezer, emniyet teşkilatında memnuniyetsizliğin yüksek oranda olduğunu ifade etti.
“Çok yoğun çalışma olduğunu, çalışmanın karşılığın da maddi ya da izin olarak ödenmediğini bu konularla ilgili şikayetler geldiğini görüyoruz” diyen Sezer, “Polisler bugün göreve başlarken akşam görevi nerede bitireceğinin belli olmadığı bir sistemsizlik içerisinde. Yani sistemsiz bir teşkilat var. Bunun meslektaşlarımızı yorduğunu ayrıca bu görev yoğunluğunu mobbinge döndüren baskıya döndüren idareciler olduğunu biliyoruz” dedi.
Bu şartlarda çalışan polislerin yorulduğunu, hırpalandığını ve sürgün tehdidi yaşadığını vurgulayan Sezer, “Polislerin içine attığı birçok şey olduğunu ve bu içine atmaların da bir yerde patlak vermesi ile bazı meslektaşlarımızın ne yazık ki bu kabul etmediğimiz yolu seçtiğini görüyoruz” diye konuştu.
Emniyet teşkilatının Avrupa standartlarının üstüne çıktığını vurgulayan Sezer, “Polis açığı falan yok. Polisi ergonomik kullanmıyorlar. Ergonomik kullanmadığı yetmiyor gibi polisi asli görevinin dışında çok fazla angarya görevlerle çalıştırıyorlar. Mesela belediyenin, zabıtanın işini polise yaptırıyorlar. 21. yüzyıldayız her şey bir tık uzağımızda. Ancak hala adres tespiti için en az 4-5 karakolu olan küçük bir ilde dahi 15-20 personeli adres tespitine harcıyoruz. Hayvanlarla ilgili HAYDİ diye bir birim kuruyoruz. Bize ne HAYDİ’den. Bu iş belediyenin işi. Bizim ne işimiz var burada HAYDİ ile ne işimiz var?” ifadelerini kullandı.
Toplum destekli polisçilik diye bir şube kurulduğunu belirten Sezer, “Toplum destekli polis mahalle polisi bir nevi. Bu sadece göz boyamaktan başka hiçbir işe yaramayan bir birim ve Türkiye genelinde ortalama 20-30 bin personel görevlendiriliyor. Ne gereği var? Personel eksikliğimiz yok. Personeli hoyratça plansız kullanma sorunumuz var. Bu da eskilerden kalan hala insani önlemlerle polislik yapma anlayışından geliyor. Her karakolun önünde polis nöbetçisi duruyor. Hem nöbetçiye yazık hem de personele yazık. Personeli daha verimli kullanabiliriz. Artık teknolojimiz ilerledi. Canlı kameralar, alarmlı kameralar, silaha duyarlı kameralar dronlar vs. varken nereden baksan 30-40 bin personeli nöbetlerde harcıyorsun. O zaman topladığınızda çok büyük bir yekun angarya iş yapan polis asli ş yapan polisten fazla” değerlendirmesinde bulundu.