- 00:59 THY, Ordu Giresun-İstanbul Seferlerini Artırıyor
- 00:56 Altınordu Belediyesi Karla Mücadeleye Hazır
- 00:55 Kütüphanelerde otomasyon sistemi kullanılacak
- 00:53 "Ağız ve diş muayeneleri düzenli aralıklarla yapılmalı" uyarısı
- 17:44 CHP Korgan Olağanüstü Kongresi, Yoğun Katılımla Gerçekleşti
- 17:24 "BASKILARA KARŞI BİRLEŞEREK MÜCADELE EDECEĞİZ"
- 17:16 OBB Tekerlekli Basketbol Takımı Galip Geldi
- 17:06 Kültür Söyleşileri Devam Ediyor
- 17:01 Trafik Kazasından Sağ Kurtuldu
- 16:38 Başkan Doğan'ın hediyesi okullara ulaştırıldı
- 16:34 Jandarma ve öğrencilerden öğretmene sürpriz
- 16:28 Ordu’da Genetik Sınıflandırma Üzerine Eğitim Alıyor
- 16:29 Orduspor 1967'den Önemli Galibiyet
- 16:13 1 Aralık’ta Perşembe’de Lezzet ve Eğlence Zirveye Taşınıyor
- 15:39 CHP, 24 Kasım’da Buluşuyor
Fındık Fiyatı
TÜRKİYE'DE HALK SAĞLIĞA ERİŞEMİYOR
TBMM'de konuşan CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel şunları söyledi:
Sağlıkta hatalı hizmetin asıl nedeni sağlık sisteminin sorunlarıdır. O yüzden soruna genel bir bakış açısıyla bakmak lazımdır. Türkiye'de sağlık sistemini doğru parametrelerle inceleyelim: Özetle, Türkiye'de hastane bulsan doktor yok, doktor bulsan randevu yok, randevu bulsan ilaç yok, ilaç bulsan para yok. Hükûmet ise sistemi düzeltmek yerine hastalar ile hekimleri karşı karşıya getirmektedir. Vatandaş sağlık sisteminin tüm sorunlarını doğrudan muhatap olduğu doktordan çıkarmaya kalkmaktadır.
Sağlık çalışanları çoğu defa bulunamayan ilacın, bulunamayan tıbbi malzemenin sebebi olmadığı bir sorunun tarafı hâline gelmektedir. Sorunların çözümünde kanun ve mevzuatların hazırlanmasında ilgili STK’lere, mesela burada Türk Tabipleri Birliğine, sağlık sendikalarına hiçbir şey sorulmuyor ama yandaş vakıf ve dernekler her alanda hâkim. Devleti bu cemaatler ve bu yandaş vakıflar yönetiyor, meslek kuruluşları kendileriyle ilgili konularda dahi dışarıda tutuluyor.
AKP iktidarlarında hekim göçü katlanarak büyüyor. Yapılan araştırmalara göre tıp fakültelerindeki öğrencilerin yüzde 94'ü yurt dışına gitme isteği yaşıyor, yaklaşık yarısı da bu konuda kararlı olduğunu belirtiyor. Bu oran Pakistan'da bile yüzde 60.
Modern bir ülke devasa şehir hastaneleri yapmakla övünmez. Modern ve demokratik ülkeler kaç kişiye bir doktor, kaç kişiye hemşire düştüğüne bakar. Nüfusa göre doktor sayısı bakımından Avrupa sonuncusuyuz. Hemşire sayısı bakımından da 37 OECD ülkesi içerisinde 36’yız, sondan bir önceyiz. Aslında orada da sonuncuyduk ama Kolombiya’nın 2020'de üye olmasıyla beraber sonunculuktan kurtulduk.
Modern ülkeler başka ne yapar? Mesela siz hiç deprem olan bölgede deprem öncesi ve deprem sonrası sağlık analizi yaptırdınız mı? Gebeler, çocuklar, kronik hastalar ne durumda? Mesela Türkiye'de düşük gelirli ailelerin çocukları ile varlıklı ailelerin çocukları arasında vücut gelişimi, boy kısalığı gibi sağlık ölçütleri analizleri yaptırdınız mı?
Mesela siyanür ve sülfürük asit çetelerine, maden kartellerine açtığınız bu güzelim ülkede, bu madenlerde çalışanlar ve çevresinde yaşayanlar kanser ve diğer organ hasarları bakımından araştırıldı mı, bir artış var mı diye baktınız mı?
Modern devlet sağlıklı su ve gıdaya erişimin de teminatıdır. Defalarca gıda sağlığına dikkat çektik, sahte bala dikkat çektik. Markette satılan balların yüzde 80'i hileli bal dedik. Ne yaptınız? Sattırmaya devam ediyorsunuz. Gıda değil zehir yiyoruz.
Modern ülkeler doktora ve sağlığa kolay erişimiyle övünür. Bakan Yardımcısına diyorum ki “Ya, bu büyük hastanelerin başhekimlerine ulaşamıyorum, vekiller olarak bize bir birim kurun.” Bana diyor ki: “Ben de ulaşamıyorum.” Bakan Yardımcısının, milletvekilinin ulaşamadığı hastaneye vatandaş nasıl ulaşsın değerli arkadaşlarım?
Şimdi, bütün bu işlerin sebebi: Kötü yönetim.
Bir sağlık hikâyesiyle bu durumu anlatayım. “Hastanın tansiyonunu ölçtük, biraz yüksekti; hocaya sorduk ‘Tuz verelim.’ dedi. ‘Ama hocam...’ dedik. ‘Tuz ver oğlum! Ben daha mı iyi bileceksin?’ dedi. Tuz verdik, tekrar ölçtük, tansiyon daha çok arttı tabii ki.
Hocaya sorduk ‘Yine tuz verin.’ dedi. ‘Ama hocam, kitaplarda…’ demeye çalıştık ‘Hayır, bu işi en iyi ben bilirim, ben tansiyon hocasıyım.’ dedi.
Yine, tuz verdik tekrar ölçtük tabii, tansiyon tavan, hastanın eli yüzü kızardı artık emindik ki tansiyon ilacı verecek ya da tuz vermeyecek.
‘Hayır, bu benim yöntemim, dünyada ilk kez ben uyguluyorum, daha çok tuz verin; tansiyon sebep, tuz sonuç.’ dedi. Yine tuz verdik hastanın bilinci gitti, sonradan öğrendik ki doktorun diploması yokmuş.”
Türkiye’deki tablo budur, bütün bu işlerin sebebi: Kötü yönetim. İstediğiniz kanun yapalım, mevzuat yapalım bilimden ve akıldan uzak kibirli yönetim anlayışla sağlıkta Türkiye de can çekişiyor.
Bir de gelmiş Ordu’ya diyor ki: “Oy yoksa doğal gaz yok.” Sen Türk milletini ve Karadeniz halkını tehdit edebileceğini mi sanıyorsun? Telefon yağıyor Ordu’dan Ali amca diyor ki: “Ben 76 yaşındayım. Kimse bizi böyle makamı ile tehdit etmedi. Odun yaktım, çalı yaktım. Yine öyle yaparım. Doğal gazı da oy ile vereceksen sana oy moy yok.”
HABER MERKEZİ