"Gastronomi Turizminin Tanıtımında Medyanın Rolünün Arttırılması" Projesi kapsamında düzenlenen etkinlikte, Türkiye turizminin gelirlerinin 5'te birinin yeme-içme sektöründen geldiği vurgulandı.

Ankara’da, Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nce desteklenen, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi (AHBVÜ) ve İnternet Medya ve Bilişim Federasyonu (İMEF) tarafından “Gastronomi Turizmi ve Turizmin Tanıtımında Medyanın Rolü” paneli gerçekleştirildi.

Hacı Bayram Veli Üniversitesi (AHBVÜ) Turizm Fakültesi’nde gerçekleştirilen panelde, 7 farklı coğrafi bölgeden oluşan ülkemizin, her bölgesinin mutfağının başka ülkeye aitmiş gibi zengin ve özgün olduğu vurgulandı. Bunun en bariz örneklerinden birinin illerimizin sahip oldukları coğrafi işaretli yemekler olduğu belirtilen panelde 2021 yılı eylül ayı itibari ile 868 coğrafi işaretli lezzetin kayıt altına alınarak korunduğu kaydedildi.

Gordion’dan başlayarak 5000 yıllık tarihe hakim başkent Ankara’nın aynı geleneksel lezzetlere sahip olduğu vurgulanan panelde, Ankara döneri, Ankara tavası, Ankara simidi, Ankara erkeç pastırması gibi ürünlerin coğrafi işaretli lezzetler arasında yer aldığı belirtildi.

Panlede ayrıca TURSAB’ın gastronomi turizmi üzerine yaptığı araştırmaya göre; Dünyada turistlerin yüzde 88.2’si ’Destinasyon seçerken yemek çok önemli‘ dediğine işaret edilirken, Türkiye turizminin gelirlerinin 5’te birinin yeme-içme sektöründen geldiği kaydedildi.

Panelde, “Gastronomi sadece yemeklerin incelendiği bir alan değil, yemeklerin kültürel olarak yansımalarını da ifade eden bir alandır. Yemekler yapılışından, ismini alma hikayelerine, malzemelerinin yetiştirilmesinden, yaşanılan coğrafyaya her türlü bilgiyi bizlere ifade eden bir kültürel ögedir. Fakat kültür haberciliğinin geleneksel ve dijital medya da reyting kaygısı ile çok fazla önemsenmemesi, genelde markaların sponsorlukları karşılığında ” gurme” dediğimiz haberlerin yapılması, işin kültürel miras yanını zayıf bırakmıştır. Verilere göre turist başına 828 dolar olan harcamanın 157 doları yeme içmeye gittiği bir ortamda hem ekonomik hem de kültürel olarak gastronomi daha fazla önemsenmelidir” vurgusu yapıldı.  BHA