- 17:19 Üç gün trafiğe kapatılacak
- 17:13 Ünye Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı, Gazilere Teşekkür Etti
- 17:09 İki partiye kapıları kapattı
- 16:58 Bir araçta uyuşturucu ve tüfek ele geçirildi
- 16:48 İstinat duvarına çarpan tırın sürücüsü yaralandı
- 16:45 Yapı Ruhsatlarında Büyük Düşüş
- 16:44 Silah kaçakçılığı operasyonunda 1 zanlı yakalandı
- 16:44 Türk çayı ihracatı 19,8 milyon doları aştı
- 16:41 MEB, aileler için "veli rehberlik" kitaplarını yayımladı
- 16:40 A Milli Erkek Basketbol Takımı, yarın Macaristan'ı konuk edecek
- 16:39 Refakatçi hemşirenin ölümüne ilişkin soruşturma tamamlandı
- 16:35 Teğmenlerin Disipline Sevkine İlişkin Açıklama
- 16:36 Fındık Kabuğundan Aktif Karbon Üretilecek
- 16:19 Bakan Yumaklı Ordu’ya Geliyor
- 16:04 Diyarbakır anneleri evlatlarının yolunu gözlüyor
Fındık Fiyatı
Çok yaşayın!..
Yıllar aya, aylar güne çabuk dönüştüğünü söylemek kolay ama 58 yıl öncesine gitmek hiç de öyle değil!..
"Ordu Sesi" Tribün gazetesinin 58 yaşına girdiğini sevgili dostum Atilla Şimşek'in mesajından öğrendiğimde, o yıllar film şeridi gibi gözümün önünde canlandı, birdenbire...
"Ordu Sesi" demek, rahmetli babamın dostu Rıza Şimşek, demekti...
Ordu'nun sorunlarına titizlik içinde hiç yılmadan değinen ve bu uğurda tartışan Rıza Amca; "Dere yolu", ‘’Boztepe", Üniversite’2 ve ‘’Liman’’ Yazılarının yanı sıra yeni okulların açılması, hizmet binalarının yapılması ve bunlar için ihtiyaç olan kaynağı bulmak amacıyla bağış kampanyalarına gazetesi aracılığıyla öncülük eden bir büyüğümüzdü... Ordu'da emeği çok, Allah rahmet etsin!..
"Ordu Sesi" Tribün deyince, Osman Kurtuluş ve Aydın Ateş'i unutmak olur mu?..
Ordu Gazeteciler Cemiyeti'nin ilk seçiminde, başkan seçilmemde onların ve Temel Aşar'ın büyük payı vardı...
Ordu basını ilk kez böylesine bir bütünlük yaşamıştı...
Ya ustam, değerli ağabeyim Ordu'nun "gür sesi,
Uğur Gürsoy'u unutabilir miyim?..
Aradan 43 yıl geçse bile Karadeniz 52 gazetesinde renkli hatıraların yer aldığı yazı dizisi "Unutulmayanların her satırı hala aklımda...
Uğur Abi, Ordu'nun efsane belediye başkanı gazeteci Ali Rıza Görsoy'un oğluydu...
O ünlü gazeteci-yazar Şinasi Nahit Berker'in, "Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur" sözünün ete kemiğe bürünmüş haliydi...
Babası babamla, ben hem onunla hem de oğlu sevgili Hulusi Gürsoy'la arkadaştım...
O da benim hayat hikayemde, "Unutulmayanlar" arasında baş tacı isimdi...
Yarım asra dayanan meslek yaşantımda, "ekmek" değil, "yemek" yiyorsam, onun inkar edilmez hakkı vardı...
Uğur Abi, son zamana kadar Tribün'e yazılarıyla hayat vermişti...
Allah mekanını cennet etsin!..
Gelelim, bu meslekte elini değil, gövdesini taşın altına koyan "Meşakkat abidesi" Atilla Şimşek'e...
Gazete ve matbaaların çoğu bizim Düz Mahalle'deydi...
Gürses, Son Havadis Ordu Sesi ve Halk gazetesi ile İl Özel İdare'nin "Vilayet Basımevi" bir aradaydı...
Herkesin herkesi tanıdığı bir dönemdi...
O zamanlar ilkokuldayım...
Okula giderken de dönerken de Atilla Şimşek'i hep boya içinde görürdüm...
O da Yavuz ağabeyimle birlikte Ticaret Lisesi'ndeydi...
Atilla Şimşek okuldan çok matbaadaydı...
Ya baskı makinesini tamir ediyor ya da başkalarının hiç denemediği bir baskı tekniği üzerinde çalışıyordu...
Ordu'da ilk klişehaneyi o kurmuştu...
En taze haberler, gazetede fotoğraflı olarak yayınlanıyordu.
Fotoğrafların daha net çıkması için sabahlara kadar çalıştığı olurdu...
Onu bir gün bile boş otururken görmemiştim...
Kendini teknolojiye adamıştı...
İlk otomatik baskı makinasını getiren ve ilk ofset gazeteyi çıkaran da o idi...
Ordu’da ilk televizyon yayıncılığını başlatanda oydu Atilla Şimşek, hayatını mesleğine adamış, geleceği görebilen bir insandı...
Bugün bulunduğu yerden fazlasını hak eden biriydi...
Kader bizi Samsun'da buluşturdu...
Atilla Şimşek, hala azimle çalışarak, yıllara meydana okumayı sürdürüyor...
Allah sağlık versin!..
Kamil Çebi'yi unutur muyum?..
Ordu'nun "Mektepli gazetecisi" Kamil Çebi, Tribün'deydi ama bir seyirci gibi değildi...
O vefası, dostluğu ve adamlığıyla Ordu'da bu mesleğin "Anıt" isimlerindendi...
Gazeteci olup da meslekten cebine beş kuruş para girdiği olmamıştı...
O, gazeteciliği sevdasıyla meslek edinenlerdendi...
Sohbetlerini hala özlüyor, ona sağlıklar diliyorum...
Ahmet Gürpınar'ın yeri başkadır...
O da son dönemlerde Tribün'deydi...
Gürpınar ilk ustamdır...
1976 yılında hem Ordu Havadis hem de rahmetli babamın Esnafın Sesi gazetelerinin Sorumlu Yazışleri Müdürü olmuştum...
Halbuki 21 yaşını doldurmam gerekiyordu...
Ama kimse bir şey demedi...
Öyle devam ettik...
Rahmetli Av. Güner Sağra ile halef-seleftik...
Esnafın Sesi de uzun yıllar Havadis Matbaası'nda basılmıştı...
Ahmet Gürpınar'dan çok şey öğrenmiştim...
Çok güçlü bir kalemi vardı...
Hiç unutmam. Sevdiklerine hep "Kaymağım" diye hitap ederdi...
Hasta olduğunu öğrendim.
Allah'tan ona şifa diliyorum...
Can Acar, bizden sonraki kuşakta, bayrağı başarıyla taşımış bir kardeşimizdi...
Atilla Şimşek'in yüzünü hiç kara çıkarmadı ve abi-kardeş ilişkisi içinde Tribün'deki baş köşeye hak ederek yerleşti...
Bir meslek büyüğü olarak o "Aferin" denilmeyi hak ediyor...
Ordu'nun Sesi Tribün'ün 58. yaşına ulaşmasında emeği geçenler arasında unuttuklarım olduysa haklarını helal etmesini istiyor;
Ordu ve sevdikleriniz için dostlarıma sizler "Çok yaşayın" diyorum...