- 00:59 THY, Ordu Giresun-İstanbul Seferlerini Artırıyor
- 00:56 Altınordu Belediyesi Karla Mücadeleye Hazır
- 00:55 Kütüphanelerde otomasyon sistemi kullanılacak
- 00:53 "Ağız ve diş muayeneleri düzenli aralıklarla yapılmalı" uyarısı
- 17:44 CHP Korgan Olağanüstü Kongresi, Yoğun Katılımla Gerçekleşti
- 17:24 "BASKILARA KARŞI BİRLEŞEREK MÜCADELE EDECEĞİZ"
- 17:16 OBB Tekerlekli Basketbol Takımı Galip Geldi
- 17:06 Kültür Söyleşileri Devam Ediyor
- 17:01 Trafik Kazasından Sağ Kurtuldu
- 16:38 Başkan Doğan'ın hediyesi okullara ulaştırıldı
- 16:34 Jandarma ve öğrencilerden öğretmene sürpriz
- 16:28 Ordu’da Genetik Sınıflandırma Üzerine Eğitim Alıyor
- 16:29 Orduspor 1967'den Önemli Galibiyet
- 16:13 1 Aralık’ta Perşembe’de Lezzet ve Eğlence Zirveye Taşınıyor
- 15:39 CHP, 24 Kasım’da Buluşuyor
Fındık Fiyatı
“SOSYAL DEVLET ANLAYIŞINA AYKIRIDIR!”
Ordu İl Engelli Meclis Başkanı Ümit İşbakan, Ekonomi ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in tasarruf tedbirleri kapsamında engellilerin ÖTV'den bağışık araç alma hakkını sınırlandırma planlarına karşı büyük bir tepki gösterdi.
İşbakan yapmış olduğu açıklamada şunlardı dile getirdi; Ekonomi ve Maliye BakanıMehmet Şimşek’in, tasarruf tedbirleri kapsamında engellilerin ÖTV’den bağışık araç alma hakkını sınırlandırmaya yönelik hazırlıkları, engelli kamuoyunda büyük ve haklı bir tepkiye yol açmış bulunuyor. ÖTV’den bağışık araç alma hakkı, yıllar önce engelli sivil toplum örgütlerinin mücadelesi sayesinde Sosyal Devlet anlayışının bir gereği olarak engellilerin seyahat hakkını kullanmalarını ve toplumsal yaşama etkin bir biçimde katılmalarını sağlamak amacıyla getirilmişti. Özellikle % 90 ve üzerinde engeli bulunan ağır durumdaki engelliler açısından son derece önemli bir kazanımdı. Şimdi bu kazanımın elimizden alınması tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Şimşek, bu haktan yararlanma süresini beş yıldan on yıla çıkararak hızla değişen teknolojik gelişmeler karşısında engellileri daha geri otomobil modellerine mahkum ediyor. Engellilerin ölümü halinde yakınlarından ÖTV tahsil ederek, zaten yoksul olan engelli ailelerinin daha da yoksullaşmasına yol açıyor.
Oysa, Anayasamızın 2. Maddesinde yer alan Sosyal Devlet anlayışı, toplumun yoksul, engelli ve güçsüz kesimlerinin korunmasını, yaşam standartlarının yükseltilmesini ve toplumsal yaşama katılımlarının güçlendirilmesini amaçlamaktadır. Anayasamızın5. Maddesinde; Devletin Temel Amaç ve Görevlerinin; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini , Sosyal Hukuk Devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” olduğunu belirtiyor.
Yine Anayasamızın 10. Maddesi: “Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, hak ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” Demektedir. Bu maddenin mefhumu muhalifinden hareket edersek, engelliler lehine alınan tedbirlerin kaldırılması veya sınırlandırılmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu, bir çeşit ayrımcılık suçunu oluşturduğu ortaya çıkar.
Anayasamızın “Sosyal Güvenlik Bakımından Özel olarak Korunması Gerekenler” başlıklı 61. Maddesi; ”Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.” Diyerek Sosyal Devlet ilkesinin açılımını, özlü bir biçimde özetliyor.
Şimşek’in bu girişimi, aynı zamanda tarafı olduğumuz BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin “Ayrımcılık Yapılmaması ve Eşitlik” başlıklı 5, “Bağımsız Yaşayabilme ve Topluma Dahil Olma” başlıklı 19 ve “Kişisel Hareketlilik” başlıklı 20. Maddelerinin de açık bir ihlalidir. Sözleşmenin “Kişisel Hareketlilik” başlıklı 20. Maddesinin (b) bendi, Taraf Devletlere “Engellilerin hareketi kolaylaştırıcı kaliteli araç ve gerece, yardımcı teknolojilere, yardım sunan insanlara ve araçlara karşılanabilir bir maliyetle erişiminin kolaylaştırılması” yükümlülüğünü vererek Sosyal Devlet ilkesini somutlaştırmaktadır.
Dünyada kötüye kullanılma olasılığı olmayan hiçbir hak yoktur. Bu hakların kötüye kullanılmasını önleme yükümlülüğü yine devletlere aittir. Önümüzdeki konu bakımından araç takip sistemlerinin geliştirilmesi ve kötüye kullanım halinde caydırıcı nitelikte cezaların getirilmesi, hem bu haksız girişimin gerekçesini ortadan kaldıracak; hem de engellileri, yakın akrabalarının baskısından korunması olanağını güçlendirecektir. Zira, bu hakkın önemli bir bölümü, ucuz araç edinmek isteyen yakın akrabalar tarafından yapılmaktadır. Bu yöndeki teklifleri ret eden engelliler tepkiyle karşılanmakta ve yalnızlaştırılmaktadır.
ÖTV’siz araç alımlarının en az % 70’inden ihtiyaç sahibi engellilerin yararlanamadığı bilinmektedir. Hakkın sınırlandırılması yerine araç takip sistemlerinin güçlendirilmesi ve caydırıcı cezaların getirilmesiyle kötüye kullanımdan kaynaklı araç sahipliği en aza ineceğinden on binlerce aracın ÖTV’sinin tahsili mümkün olacak; milyarlarca vergi gelirinin Devletin kasasına girmesi sağlanacaktır.
Mehmet Şimşek’e sesleniyoruz: ekonomik krizin nedeni engelliler değildir. Bu nedenle krizi çözmek üzere gündeme getirilen tasarruf önlemlerine engellilerden başlamak, vicdan ve akıl dışı bir davranıştır. Bu girişimle siz, Anayasamızın ve tarafı olduğumuz BM Engelli Hakları Sözleşmesinin amir hükümlerini ihlal etmektesiniz. Üstelik, araç takip sistemlerini geliştirmek ve cezaların ağırlaştırılması yoluyla ödenmeyen ÖTV’yi tahsil ederek Devleti gelirini artırmak yerine, bütün yükü engellilerin ve ailelerinin sırtına yıkarak Sosyal Devlet anlayışını tahrip etmektesiniz.
Cumhurbaşkanımıza ve AK-PARTİ yöneticilerine sesleniyoruz: Şimşek’in bu haksız ve hukuksuz girişimine izin vermeyiniz. Anayasa ve uluslararası sözleşmelere uygun hareket etmesini sağlayınız. Aksi halde milyonlarca engelli ve ailesi, gasp edilen haklarını size helal etmeyecek ve kazanılmış haklarını vermemek için mücadeleye devam edecektir” dedi.