- 11:09 KADES ve Dolandırıcılık Seminerleri
- 11:01 Kuran-ı Kerim Hatim Programı Düzenlendi
- 10:43 ''Büyüklerimize Vefa Zamanı''
- 10:41 19 İlçeden Gelen Talepler Dinleniyor
- 10:36 Kahverengi Kokarca Mücadelesi Devam Ediyor
- 10:23 Kültür Mantarı Yetiştiriciliği Kursu Düzenlendi
- 10:13 Destek Verenlere Teşekkür Ziyareti
- 10:03 Makam Ziyaretleri Yapıldı
- 10:00 Dereceye Girenleri Ödüllendirdi
- 09:55 Erol Bayrak'ın Kabri Ziyaret Edildi
- 09:47 Avrupa'da Tarih Yazdı
- 09:39 Yarım Kalan Halı Saha Projesi tamamlanıyor
- 09:25 Çiftçilere 112,2 Milyon Destek
- 09:24 Rakip Macaristan
- 09:23 Türkiye'den 3. Müze Avrupa'da Yarışacak
Fındık Fiyatı
NARiN iÇiN YÜRÜDÜK
Ordu Kadın Platformu, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi'nde cansız bedeni bulunan Narin için yürüdüler
Yürüyüşte mesajın, “Adalet, Narin’e, Sessizliğe Değil! Çocuklar Yaşasın, Umutlar Solmasın!” sloganıyla yapılan çağrıda, çocukların korunması ve adaletin sağlanması amacıyla farkındalık oluşturulması'' amaçlandı
Platform, Diyarbakır'da 19 gündür kayıp olan ve 8 Eylül itibari ile cansız bedeni dere yatağında bulunan Narin için gerçekleştirilen bu yürüyüş özelinde, toplumun adalet borcu olduğunu vurgulandı
Yürüyüş dün saat 17.30’da 19 Eylül Ortaokulu önünden başladı ve Ceren Özdemir Meydanı'nda sona erdi.
“Bir Çocuğun Sessiz Çığlığına Adalet Borcumuz Var!” ifadesiyle dikkat çekilen mesaj, toplumsal duyarlılığa çağrı yapıldı. Kadın platformu, çocukların hak ettiği güvenli geleceğin sağlanması düzenlenen tepki yürüyüşüne katılım yüksek oldu.
Ordu Kadın Platformu sözcüsü Nilgün Yılmaz yürüyüş sonrası yaptığı konuşmasında, ‘’Çocuklarımıza Yönelik Şiddete Karşı Susmuyoruz!’’ dedi.
Yılmaz konuşmasını şöyle sürdürdü. ‘’Bugün burada, vicdanlarımızı derinden sarsan bir vahşetin ardından bir araya gelmiş bulunuyoruz. Henüz küçücük yaşında, savunmasız bir çocuğun, Narin'in, hunharca katledilmesinden 19 gün sonra bir dereye atılmış bedenine rastladık. Bu insanlık dışı cinayet, hepimizin yüreğinde derin yaralar açtı. Türkiye’de son yıllarda artan çocuk ve kadın cinayetleri karşısında susmayacağız, susamayız!
Narin gibi daha nice çocuğumuz, bu ülkenin karanlık yüzü olan şiddetin kurbanı oldu. Onları hatırlamadan, bu mücadeleyi sürdüremeyiz.
Eylül, Leyla, Rabia Naz, Ceylin, Irmak, Özge, Müslüme Bu isimler sadece birer sayı değil, her biri birer can, her biri yarım kalmış bir hayat, yaralı bir aile demektir. Çocuklarımızı koruyamayan bir toplum, geleceğini de koruyamaz.
‘’Katledilen Sadece Narin Değil, Kadın ve Çocuk Haklarıdır!’’
Bu cinayetlerin arkasında sadece bir fail değil, yıllardır sürdürülen aile ve dinci gerici politikalar da bulunmaktadır. Çocuklarımızı ve kadınlarımızı korumaktan uzak, kadınları sadece anne ve eş rolüne hapseden ve toplumu kontrol etmek amacıyla dini araçsallaştıran bu politikalar, şiddeti körükleyen en büyük unsurlardır. **Narin'i katleden, bu gerici zihniyetin yarattığı baskı ortamıdır.**
Kadınları ve çocukları korumayan, onları sadece aile kurumu içinde "kutsal" görerek birey olma haklarını yok sayan bu anlayış, toplumsal cinsiyet eşitliğini yok etmekte, şiddeti ve suçları beslemektedir. Gerici politikalar, kadınların sesini kısmak, onları görünmez kılmak için dini söylemleri araçsallaştırmakta ve bu durum, çocuklarımızın ve kadınlarımızın hayatını tehlikeye atmaktadır.
‘’İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasa Yaşam Hakkıdır!’’
İktidarın kadın ve çocukları şiddete karşı koruyan **İstanbul Sözleşmesi'nden** çıkma kararı, bu ülkede yaşanan kadın ve çocuk cinayetlerinin artışına zemin hazırlamıştır. İstanbul Sözleşmesi, kadını ve çocuğu şiddete karşı koruma altına alan bir yaşam hakkı sözleşmesidir. Bu sözleşmeden çekilmek, şiddeti meşrulaştıran, failleri cesaretlendiren bir adım olmuştur.6284 Sayılı Kanun** ise şiddete uğrayan kadınların ve çocukların korunmasını sağlamak için hayati önem taşıyan bir yasadır. Ancak ne yazık ki, bu yasa yeterince etkin uygulanmamakta ve şiddete karşı koruma mekanizmaları zayıflatılmaktadır. **Aileyi kutsayıp, kadını ve çocuğu görünmez kılmak isteyen bu politikalara karşı durmak zorundayız. Aileyi bir arada tutmanın yolu, bireylerinin özgürlüğüne ve güvenliğine sahip çıkmaktan geçer. Kadınları ve çocukları korumayan bir aile yapısı kutsal olamaz!
‘’Yayın Yasağına Karşı Direnişimiz Sürecek!’’
Son dönemlerde, yaşanan bu acı olaylarla ilgili yayın yasakları getirilmekte, toplumun gerçeği görmesi engellenmektedir. Ancak biz kadınlar, bu yasaklara rağmen faillerin cezalandırılması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu çocukların, kadınların katilleri cezasız kalmamalıdır! Her türlü engellemelere rağmen, yargı sürecinin takipçisi olacağız. Adalet yerini bulana kadar, şiddete karşı sesimizi her alanda yükselteceğiz!
‘’Birlikte Güçlüyüz!’’
Her geçen gün bir başka çocuğumuz, bir başka kadınımız şiddete kurban giderken, bu karanlığa karşı durmanın tek yolu birlik olmaktan geçiyor. Biz kadınlar, çocuklarımızın ve geleceğimizin güvende olduğu bir toplum yaratmak için mücadeleye devam edeceğiz. **Çocuklarımızın katillerinin yakalanması ve adil bir şekilde cezalandırılması için hep birlikte ses çıkaracağız.**
Adaletin yerini bulduğu, kadının ve çocuğun korunmasının öncelik olduğu bir Türkiye için buradayız. **Yaşamak ve yaşatmak bizim hakkımız!** Şiddete karşı susmuyoruz, susmayacağız! Çocuklar için adalet, kadınlar için eşitlik!’’
ZÜLAL AKYÜZ