Zengin, kamu görevlilerinin sendikal haklarına kavuşmalarının tarihini, 1980'li yılların ortalarına ve 1992 yılında Türkiye Kamu-Sen’in kurulmasına kadar geri götürdü. Bu süreçte birçok zorlukla karşılaşan kamu çalışanları, 2002 yılından itibaren toplu görüşme ve toplu sözleşmelerle elde edilen hakları kullanmaya başladı.

Ancak son dönemde kamu çalışanlarının örgütlü mücadelesine darbe vuracak bazı gelişmeler yaşandığına dikkat çeken Zengin, meslek esasına göre sınıflandırılan sendikaların, güçlü sendikaların yerine bölünmüş ve zayıf bir örgütlenme yapısı oluşturduğunu vurguladı. Bu durumun, kamu görevlilerinin sendikalara üye olmasını teşvik etmenin yanı sıra, çalışanların gücünü farklı alanlarda kullanmak isteyen kişilere fırsat tanıdığını ifade etti.

Zengin, özellikle 2022 yılında toplu sözleşme ikramiyesinin yükseltilmesiyle birlikte çok sayıda yeni sendika kurulduğunu ve bu sendikaların çoğunun, yasa gereği yasak olmasına rağmen meslek ve işyeri esasına göre faaliyet gösterdiğini belirtti. Kamuda toplam 2 milyon 994 bin 550 kamu görevlisi olduğunu ve her 12 bin 374 kamu görevlisine bir sendika düştüğünü ifade eden Zengin, bazı sendikaların sendika kurma yeter sayısına bile ulaşamayacak düzeyde 3-4 üye sayısına sahip olduğunu vurguladı.

Bu parçalı örgütlenme içinde kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerini ilerletmenin neredeyse imkânsız hale geldiğini belirten Zengin, sendikacılığın istismara açık bir hale geldiğini, bazı sendikaların ise farklı emellere hizmet ettiğini göz ardı etmemek gerektiğini kaydetti. Zengin, kamu görevlileri sendikalarının daha güçlü bir yapıya kavuşturulması, istismarların önlenmesi ve etkili sendikacılığın sağlanması amacıyla baraj sisteminin getirilmesinin şart olduğunu belirtti.

Zengin, sendikacılığın kısır çekişmelerden kurtarılması için girişimlerde bulunulmasının zorunlu hale geldiğini ifade etti.

ZÜLAL AKYÜZ