- 00:59 THY, Ordu Giresun-İstanbul Seferlerini Artırıyor
- 00:56 Altınordu Belediyesi Karla Mücadeleye Hazır
- 00:55 Kütüphanelerde otomasyon sistemi kullanılacak
- 00:53 "Ağız ve diş muayeneleri düzenli aralıklarla yapılmalı" uyarısı
- 17:44 CHP Korgan Olağanüstü Kongresi, Yoğun Katılımla Gerçekleşti
- 17:24 "BASKILARA KARŞI BİRLEŞEREK MÜCADELE EDECEĞİZ"
- 17:16 OBB Tekerlekli Basketbol Takımı Galip Geldi
- 17:06 Kültür Söyleşileri Devam Ediyor
- 17:01 Trafik Kazasından Sağ Kurtuldu
- 16:38 Başkan Doğan'ın hediyesi okullara ulaştırıldı
- 16:34 Jandarma ve öğrencilerden öğretmene sürpriz
- 16:28 Ordu’da Genetik Sınıflandırma Üzerine Eğitim Alıyor
- 16:29 Orduspor 1967'den Önemli Galibiyet
- 16:13 1 Aralık’ta Perşembe’de Lezzet ve Eğlence Zirveye Taşınıyor
- 15:39 CHP, 24 Kasım’da Buluşuyor
Fındık Fiyatı
"ÇEDES ANAYASAMIZA AYKIRIDIR"
HABER: KÜBRA ÇAKIR
Eğitim İş Ordu Şubesi, Altınordu Ceren Özdemir Meydanı’nda okullara “manevi danışman” adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticileri atanmasına tepki gösterdi.
Eğitim İş Ordu Şubesi Başkanı Neşet Sayman tarafından yapılana açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Daha kötü ne olabilir ki? sorusuna her yeni eğitim-öğretim döneminde bu kadar da olmaz dedirten iktidar, 2022- 2023 eğitim öğretim yılında da bu geleneğini bozmamış, eğitimde geçen yılları mumla aratan bir dönemi ülkeye yaşatmıştır. Sonuna geldiğimiz bu eğitim döneminde gericileştirme ve niteliksizleştirme politikaları dozunu artırmıştır. Son olarak Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet işleri Başkanlığı arasında imzalanan bir protokol ile laik eğitime savaş açılmıştır. "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)" kapsamında yapılan bu protokolle okullara manevi danışman adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticileri atanarak öğrencilerimiz pedagojik eğitimden yoksun, din görevlilerinin ellerine bırakılmıştır. Alanında uzman binlerce öğretmen atanmayı beklerken, eğitimle hiç ilgisi olmayan, niteliği de uyuşmayan kişilerin ve yapıların eğitim sistemimize dahil edilmesinin mantıklı bir açıklaması olamaz. Bu sebeple Eğitim-İş olarak, Anayasamıza, yasalara ve yönetmeliklere açıkça aykırı; laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıt ÇEDES protokolünü yargıya taşıdık. Bugün de burada ve tüm Türkiye'de eğitim dışı kurumlarla, gerici dernek ve vakıflarla imzalanan protokollere ve projelere karşı "Çocukları korumak, vatanı korumaktır" anlayışıyla alanlardayız. Tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz, gelin bu protokolü birlikte reddedelim! Eğitime, geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkalım!
Çünkü ÇEDES protokolü hukuksuzdur: Anayasamıza açıkça aykırıdır. Laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıttır. Çünkü ÇEDES protokolü tehlikelidir: Eğitim biliminden pedagojiden bihaber, çocuklarımıza nasıl yaklaşılacağını bilmeyen yetişkinleri okullara sokmak psikolojik olumsuzlukları beraberinde getirecektir. Çünkü ÇEDES protokolü öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin mesleki itibarına hakarettir. Eğitim-öğretim eğitimcilerin işidir. Okul yöneticilerine sesleniyoruz: Okullardaki eğitim faaliyetinin yasal çerçevede yürütülmesi sizlerin sorumluluk alanınızdır. Koltuğunuza değil, onun arkasında asılı olan Başöğretmen’in resmine bakın ve bu protokolleri reddedin.
Eğitim emekçilerine sesleniyoruz: Sevgili meslektaşlarımız; öğrencilerimiz bizlere Başöğretmen’in emanetidir. Onları, laiklik karşıtı uygulamalara terk etmeyiniz! Kimsenin sizin dersinizi bölme, gasp etme, sizin dersinizden öğrenci çıkarma hakkı yoktur. Bu tür girişimleri her şeyden önce öğrencileriniz, sonra mesleki itibarınız için reddediniz! Velilerimize sesleniyoruz: Çocuklarınızın eğitim adı altında kendilerini ruhsal ve fiziksel olarak güvencede hissetmeyecekleri hiçbir uygulamayı kabul etmek zorunda değilsiniz. Onların geleceği için bu protokolü reddedin!
Eğitim-İş olarak bu arsız kuşatmaya “dur” demek için bir kez daha harekete geçiyoruz. Eğitim sistemimizin üzerine çöken gerici ve piyasacı karanlığa dikkat çekmek için, Çocuklarımızın eşit ve nitelikli eğitim hakkının gasp edilmesine karşı durmak için, Eğitim dışı kurumların, STK maskesi takmış tarikatların sistematik olarak eğitime dahil edilme girişimlerine boyun eğmeyeceğimizi göstermek için, Tüm Türkiye’de alanlardayız! Eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkıyoruz! Eğitimin memleketin en birincil meselesi olduğunu hatırlatıyor, uyarılarımız dikkate alınmaz ve eğitime dair sorunların çözümü için adım atılmazsa eylemliliğimizin artarak devam edeceğini ilan ediyor, tüm yurttaşlarımızı da destek vermeye davet ediyoruz! Bu mücadele aydınlanma mücadelesidir! Bu mücadele gelecek mücadelesidir! Bu mücadele hepimizin mücadelesidir!”