Eğitim Sen Ordu Şube Başkanı Sezgin Yılmaz, Bildiğiniz üzere 6 Eylül Pazartesi günü 2021-2022 eğitim öğretim yılı başlamıştı. Covid 19 salgının başlangıcından beri dünyada okulları en çok kapalı tutan 2 ülkeden biriyiz.  Milli Eğitim Bakanlığı okullar açılmadan alınacak önlemler ile ilgili bir rehber yayınlayarak tüm kurumlara gönderdi. Bakanlığınızca “Okullarda COVID-19 Pozitif Vaka Çıkması Durumunda Yapılması Gereken Uygulamalar Rehberi" ile “COVID-19 Salgınında Okullarda Alınması Gereken Önlemler” adlı rehberler öncekilerine göre daha anlaşılır ve yapılması gerekenler daha açıkça ifade edilmiş. Ancak rehberde yer alan öneriler ile okullarda karşılaşılan gerçekler arasında bir uyuşmazlık gözlenmektedir.

Öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve velilerimiz bir buçuk yıldır boş olan okul mekânlarını büyük bir istek ve coşkuyla doldurmuş olmalarına rağmen geçen bir hafta içinde kaygının giderek yayılan bir duygu olduğunu görmekteyiz. Bu kadar uzun bir süre, uzaktan öğretim süreci yaşayan öğrencilerimizi allı pullu balonlarla karşılayacağımız sağlıklı ve güvenli eğitim ortamlarının yaratılması imkânı varken hazırlıkların ne kadar yetersiz olduğunun açığa çıkması derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Eğitimin tüm bileşenleri, okulun ilk günü öğrencilerin bayram havasında karşılanmasını bir yana bırakın, yardımcı hizmet personelinin bile olmadığını gördüğünde, istek yerini sorgulamaya neşe yerini kaygıya bırakmıştır.

Eğitim Sen olarak COVID-19 salgını koşullarında önlemlerin alınarak okulların açık tutulması konusunda kararlı bir tavır göstermiştir. Gerekli önlemler alınarak eğitimin sağlıklı, güvenli ve kesintiye uğramadan düzenli biçimde yüz yüze eğitimin yapılmasını, vaka sayılarının çok arttığı zamanlar dışında desteklediği bir durumdur.

Son yayınlanan rehberde de alınması gereken önlem ve tedbirler kimi zaman yaşama geçirilememekte kimi zaman ise eğitim yöneticilerinin inisiyatifine bırakılmaktadır. Okullarda görev yapan birbiri ile ve öğrencilerle teması kaçınılmaz olan, aşı olmayan tüm eğitim emekçilerinin ve servis personelinin, kantin ve yemekhane görevlilerinin, haftada en az iki defa PCR testi taramasından geçmesi zorunlu tutulmalıdır. Ayrıca okullara gönderilen maskelerin niteliği konusunda ciddi şikâyetler bulunmaktadır. 

Okul öncesi eğitim öğretmenleri, 50 dakika olan ders süreleri konusunda yorgunluk, stres ve yardımcı bir öğretmenden destek alamama gibi sorunlar yaşadıklarını sendikamıza iletmektedirler. Okul öncesi eğitim kurumlarında ders sürelerinin düşürülmesi, 30 dakika ile sınırlandırılması, yardımcı öğretmenlerin görevlendirilmesi çalışmalarına hız verilmesi nitelikli bir okul öncesi eğitim için büyük önem taşımaktadır. 

Eğitim-öğretim programında aksaklık oluşmaması, eğitim emekçilerinin kalabalık veya uzak hastanelere gitmemeleri için, Sağlık Bakanlığı ile yapılacak bir protokol ile PCR tarama testlerinin okullarda (iş yerlerinde) yapılması, hatta talep eden bütün eğitim emekçilerine ve öğrencilere ücretsiz yapılması okulların işleyişini büyük ölçüde rahatlatacaktır.

 Okul içinde pozitif vaka ve temaslı eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin okul içi eğitim bileşenleri ile açık ve şeffaf biçimde paylaşılması okulda alınacak önlemleri hızlandırma bakımından son derece önemlidir. Bölgelere ve illere göre genel verilerin Bakanlığınızca sendikalar ve eğitim kamuoyu ile paylaşılması salgın sürecine dair yeni düşünce ve uygulamaların tartışılmasına kaynaklık etmesi nedeniyle değer taşıyacaktır. Vaka sayılarının artması halinde ülke düzeyinde kapanma önlemi gerektiğinde, eğitim kurumlarının son kapanan ve ilk açılan yerler olması gerektiğini savunuyoruz.

Gelelim okullar açıldıktan sonra ki duruma.  İlimizde depreme dayanıksız olduğu için yıkılan okulların yerine yenileri yapılmadığı için bazı okullar birleştirilerek okullarda ikili eğitime geçilmiştir. Pandemi boyunca zaman olmasına rağmen hiçbir çalışma yapılmayan okullarda okul açıldığı gün okul bahçelerine iş makineleri sokulup çevre düzenlemeleri yapıldı. Özellikle Fatih Anadolu Lisesi ve Cumhuriyet Anadolu Lisesi bahçesi okul açılınca öğrencilerin güvenliğini tehlikeye atacak bir durumda çalışmalar yapıldı. 1500 ün üzerinde öğrencinin eğitim gördüğü bu alanda neden çalışmalar yaz döneminde yapılmadı? Aybastı Fen Lisesi’nde aynı binada 4 farklı okul türü bulunmaktadır. Yine aynı şekilde Gölköy de okullar birleştirilerek ikili eğitime geçen okullar var. Dün itibarı ile Aybastı Fen Lisesi öğrenci yurdu karantinaya alınmıştır. Yine ilimizde bu hafta itibari ile okullarımızdan karantina haberleri gelmeye başladı. Okullarımızda dönem başından beri yeterince demeyeceğim nerde ise hiçbir önlem alınmadı.  Okullarda salgın şartlarına hazırlanmadı.

Bilim insanları 2 metre mesafenin korunması gerekirken şu haliyle okullarımızın %80 inde sınıf mevcutlarının kalabalık olması nedeniyle bu mesafeyi sağlamak imkânsız.

Okulların açılmasının üzerinden 2 haftayı geçmesine rağmen hala okullarda temizlik yapacak personel görevlendirmesi yapılmadı. Covid-19 salgını nedeniyle, yüz yüze eğitime en uzun süre ara veren birkaç ülkeden biri olmamıza rağmen, ciddi bir eğitim planlamasıyla yeni eğitim ve öğretim yılı hazırlıkları yapılmamıştır. Öğretmen açıkları kapatılmamış, yeni okullar, ek derslikler inşa edilmemiştir. “maske, mesafe, hijyen” söylemleriyle sürekli gündemde kalmayı sağlayan Milli Eğitim Bakanlığı, 19 milyona yakın öğrencinin, 1,2 milyon eğitim emekçisinin görev yaptığı okullara kadrolu temizlik çalışanı görevlendirmediği için, sendikamıza her gün okullarda temizlik çalışanının olmadığına dair yüzlerce telefon, e-mail ve mesaj gelmektedir. Milli Eğitim Müdürlüğü sitesinden 700 ün üzerinde okul kurum olmasına rağmen Eylül ayının 22 sinde 248 temizlik personeli için ilana çıkılmıştır.

MEB sorunları çözmek, okulların ihtiyaç duyduğu miktarda kaynağı okullara aktarmak yerine, bütün yetersizliklerini; öğretmenlere, öğrencilere, velilere ve okul yöneticilerine fatura etmektedir. Görevi derse girmek ve öğrenmek olan öğrenciler; nöbetçi öğrenci yaklaşımı ve uygulamaları ile temizlik çalışanı gibi çalıştırılmaktadır. Ve yine görevi okullardaki eğitim-öğretim faaliyetlerini planlamak ve yönetmek olan okul yöneticilerine ise veliler ile karşı karşıya getirecek bağış adı altında yardım toplatılmaktadır. Bakanlık acil olarak ek bütçe çıkarıp bu yükü okul müdürlerinin üzerinden almalıdır.. Bu durumun bir sonuç değil, siyasal bir tercih olduğu gün gibi ortadadır.  HABER MERKEZİ