- 16:19 Bakan Yumaklı Ordu’ya Geliyor
- 16:04 Diyarbakır anneleri evlatlarının yolunu gözlüyor
- 16:01 12 bin polis alımı başladı
- 15:58 Kış lastiği uygulaması 1 Aralık'ta başlayacak
- 15:41 71 Yaşındaki Akın, Yüksek Lisans Hedefliyor
- 15:36 Sosyal Hizmet Merkezi'nden Eğitim Faaliyetleri
- 15:34 EV KULLANILMAZ HALE GELDİ
- 15:35 5 yıl sonra bir ilk!
- 15:18 Lokantadan hırsızlık yapan şüpheli tutuklandı
- 15:18 Merkez Bankası, politika faizini yüzde 50'de sabit bıraktı
- 15:06 UCM: Netanyahu için tutuklama emri çıkardı
- 15:01 2024’ün kelimesi “manifest” oldu
- 14:53 En sinirli ülkeler listesi açıklandı!
- 14:42 Fatsa Belediyesi Hizmet ve Projeleriyle Şehri Geliştiriyor
- 14:33 Büyükşehir ve Dünya Bankası İş Birliğiyle Tarıma Destek
Fındık Fiyatı
Adıgüzel’den, Kırmızı Kart!
Cumhuriyet Halk Partisi Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından değiştirilen müfredatı eleştirdi.
Milletvekili Mustafa Adıgüzel, konuyla ilgili olarak şu şekilde konuştu;
“AKP hükûmetleri döneminde 9 bakan, 18 program değişti ama değişen hiçbir şey yok. Şimdi de yeni bir müfredat getirdiniz. On yılda hazırlandığı söylenen müfredatı incelemek için on gün bile süre vermediniz. 3 binden fazla sayfası olan bir taslak yedi günde incelenebilir mi? Detaylarına burada zaman yok ama sadece inkılap tarihi ve Atatürkçülük dersini söyleyeceğim. 17 başlık belirlenmiş, sadece 4 başlıkta Atatürk ve inkılap var, geri kalan başlıklarda hiçbir şey yok.
Aslında müfredattan daha fazla sorun olan Millî Eğitim Bakanının bizzat kendisi. Yusuf Tekin, Millî Eğitim Bakanlığında yeni değildir, aslında Bakanlığı uzun süredir Yusuf Tekin yönetmektedir;
Bakan yapılması sorunları çözmek yerine derinleştirmiştir. Bakan Tekin daha göreve gelir gelmez üç ciddi hata yapmıştır; bir: Kız ve erkek öğrencileri ayırmaya, karma eğitime alternatif getirmeye kalkmıştır. İki: Okul öncesi eğitimde beslenme desteğini kaldırarak beslenme sorununu derinleştirmiştir. Üç: Cumhuriyet değerleriyle çatışan vakıf, cemaat ve derneklerle iş birliğine devam edeceğini, âdeta meydan okuyarak yinelemiştir. Hani, geçenlerde bir cemaat “Devletle akrediteyiz.” demişti ya, Millî Eğitimdeki akreditasyonu herhâlde Millî Eğitim Bakanı yapıyor.
Millî Eğitim Bakanı değil, âdeta “CAK” başkanı. “CAK” ne? Cemaat Akreditasyon Kurumu. Eğitim, Türkiye için bir beka sorunudur. Ama Yusuf Tekin de bu yaptıklarıyla aslında bir beka sorunu hâline gelmiştir.
Yusuf Tekin “Atamalarda mülakata da devam edeceğiz.” diyor. Bir başkası şöyle söylemiş 1 Nisan 2023'te Mayıs seçimlerinden önce: “Biz verdiği sözü göreve gelince unutanlardan, sandık ufukta görülünce vaat bohçasını açıp seçim sonrası üzerine yatanlardan değiliz.” Kim demiş? Recep Tayyip Erdoğan.
Hani, yeni müfredat hazırlanırken bir ders konusu da şu olmalı: “Sözünün eri olmak ne demektir, örneklerle açıklayınız!” O yüzden, mülakat bir emek hırsızlığıdır, mülakat bir zulümdür, mülakat bir terördür.
Atanamayan öğretmenler değil, atanmayan öğretmenler vardır. Atanmayan öğretmen konusunda da Erdoğan şöyle demiş sene 2002 İzmit, Gaziantep, Samsun, İstanbul; aynen aktarıyorum: “Bıraksana, genç öğretmenlerimiz gitsin, çalışsın; o kadar sene beklet, sonra al, o adamda artık heves mi kalır? Ama inşallah biz iktidar olunca öğretmenler okulun bittiği gün hazırlıklarını yapacak, ertesi gün okula gidecek, hiç merak etmeyin.” O yüzden, sevgili öğretmenler, hiç merak etmeyin -sanki yirmi iki yıldır CHP işbaşında- AKP iktidar olunca okulunuza kavuşacaksınız, Sayın Erdoğan öyle diyor ama göreve geldiğinde 68 bin olan atanamayan öğretmen şu anda 1 milyon olmuş, haberi yok herhâlde.
Seçim sonuçları iktidara bir sarı kart idi, gelecek seçimde ikinci sarı karttan kırmızı karta hazırlanıyordu. Ama Sayın Erdoğan, takımında öyle oyuncular var ki doğrudan kırmızı kartı hak ediyor. Eğer sen takımındaki bu oyuncuları değiştirmezsen hakem olan millet sana doğrudan kırmızı kartı gösterecek. İlki benden olsun, 2 öğrencinin velisi olarak; Bakan Yusuf Tekin’e doğrudan kırmızı kart çıkarıyorum.
Bakana bir defa daha hatırlatıyorum:
Yoksulluk sınırının altındaki 1 milyon 155 bin öğretmene insanca yaşama hakkı verin.
Ücretli öğretmen varsa atanmayan öğretmen var demektir, söz verdiğiniz atamaları yapın.
Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik bir emek sömürüsüdür, derhâl vazgeçin.
Özel okullarda asgari ücret karşılığı emeği sömürülen öğretmenlerin feryadını duyun.
ÇEDES Projesi’ni derhâl sonlandırın ve mülakat uygulamasından derhâl vazgeçin.