- 17:19 Üç gün trafiğe kapatılacak
- 17:13 Ünye Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı, Gazilere Teşekkür Etti
- 17:09 İki partiye kapıları kapattı
- 16:58 Bir araçta uyuşturucu ve tüfek ele geçirildi
- 16:48 İstinat duvarına çarpan tırın sürücüsü yaralandı
- 16:45 Yapı Ruhsatlarında Büyük Düşüş
- 16:44 Silah kaçakçılığı operasyonunda 1 zanlı yakalandı
- 16:44 Türk çayı ihracatı 19,8 milyon doları aştı
- 16:41 MEB, aileler için "veli rehberlik" kitaplarını yayımladı
- 16:40 A Milli Erkek Basketbol Takımı, yarın Macaristan'ı konuk edecek
- 16:39 Refakatçi hemşirenin ölümüne ilişkin soruşturma tamamlandı
- 16:35 Teğmenlerin Disipline Sevkine İlişkin Açıklama
- 16:36 Fındık Kabuğundan Aktif Karbon Üretilecek
- 16:19 Bakan Yumaklı Ordu’ya Geliyor
- 16:04 Diyarbakır anneleri evlatlarının yolunu gözlüyor
Fındık Fiyatı
Hekimin Onayı Olmadan Uygulanan Bitki Katkıları Ölümcül Olabilir !
(HABER: SELDANUR KILIÇ)
Coşkun, yayımlamış olduğu yazıda konuya ilişkin şu ifadelere yer verdi;
"Günümüzde çağımızın hastalığı popülizmin ve infodemi ( çabuk yayılan ve doğru sanılan yanlış bilgi )’nin dayatması, ruhsatlı ilaçların bazen istenilen iyileştirici etkilerini gösterememesi, kanserin hala çaresinin bulunamaması gibi nedenlerden dolayı, her türlü bitkisel ürün gündeme gelmiş, en ön plana çıkmıştır.
Günümüzde doktor ve ilacın kısıtlı girdiği Afrika ülkelerinde bitkisel tedavi kullanımı % 80’leri bulurken, gelişmiş Avrupa ülkelerinde bile bu oran yarı yarıyadır ( % 50 ). Tüm sıkıntı günümüzde ortaya çıkmaktadır.
Bu kadar yoğun kullanıma giren bitkisel tedavilerin beraberinde getirdiği yoğun tıbbi zararlar ise bir türlü düzenli kontrol ve kayıt altına alınamamakta ; bu kullanımlara ait sıkı denetimlerin de eksik oluşu, zararın şiddetini daha da çok artırmaktadır.
Burada temel tıbbi sorunlar ortaya çıkmaktadır : Tıbbi bitkinin güvenli olup olmadığı ve yanlış hastalıkta veya yanlış kişide, yanlış bitkinin,yanlış dozda kullanılması ve fayda /zarar oranının bilinememesi en büyük sorunlardır.
DSÖ’nün açıklamalarına göre dünya çapında 70.000 ‘den fazla bitki tedavi amaçlı olarak, çoğu da kontrolsüz olarak tıbbi amaçlı kullanılmaktadır.
Ülkemizde Sağlık Bakanlığımızın ve Tarım Bakanlığı’nın verdikleri ruhsatlar sonrasında üretilen bitkisel ürünlerin, bakanlıklar nezdinde yeterince denetlenememesi, yanlış medya, internet bilgilendirmeleri sonucunda, kontrolsüz kullanım zirveye çıkmıştır. İçerisine katılan bazı moleküller nedeniyle, ölümler bile görülmüştür.
En yanıltıcı sloganlar da ‘’ ottur zararı yoktur, her derde deva, tamamen doğal, başka hiçbir ürün kullanmanıza gerek yok, ilaçları bırakın, üzerinde doğal yazıyorsa zararsızdır ‘’ gibi halkın sağlığını hiçe sayan, tehlikeli sloganlar olmuştur.
Tedavi veya destek amacıyla kullanılmakta olan yüzlerce bitkisel ürün mevcuttur. Bunlar içerisinde en çok bilinenler; sinameki, özellikle her türlü bitkisel çaylar, papatya türleri, yosun hapları, kondriotin sülfat, glukozamin,ekinezya, efedra, ginkgo biloba, ginseng, kava, melatonin ve fitoöstrojenlerdir.
BİTKİSEL ÜRÜNLERİN KONTROLSÜZ VE KİŞİSEL DOKTORUNUZUN ONAYI OLMADAN KULLANIMI demek, ani ölümler dahil her türlü tehlikeye açıksınız demektir.
Tesbit edilen bazı yanlışlar :
1.’’İlaçmış gibi ‘’ kullanımlar tehlikeli olarak artmaktadır. İlaçlarla, kendi aralarında ve besinlerle zararlı olabilecek etkileşmesi ile zararlar meydana gelebilmektedir.
Ekinezya bitkisi – çayı ; aspirin ve kortizon tipi ilaçlarla kullanılmamalıdır. Ginkgo biloba; aspirin, romatizma ilaçları, kan sulandırıcı ve idrar söktürücülerle birlikte kullanılmamalıdır. Ginseng; aspirin-romatizma ilaçları, kalp ilaçları, şeker hapları, idrar söktürücülerle birlikte kullanılmamalıdır. Glukozamin; idrar söktürücüler ve insülinler ile birlikte kullanılmamalıdır. Kondriotin sülfat; aspirin ile birlikte kullanılmamalıdır. Kava; Parkinson ilaçları ve kan sulandırıcılarla birlikte kullanılmamalıdır. Melatonin; romatizmal ilaçlar, kortizon ve beta blokerler ile birlikte kullanılmamalıdır.
Ayrıca Ginkgo biloba kullananlarda kanama ve epilepsinin meydana gelebileceği ; Fitoöstrojen alanlarda ise tiroid problemlerinin ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır.
2. Aktarların, sadece doktorun hastası için onayladığı bitkiyi doktorun önerdiği şekilde kişiye tarif etmesi gerekirken, ‘’ aradan doktorun çıkararılmasıyla’’ olay tamamen kontrolsüz hale gelmektedir. Örneğin kava ve eşek kulağı bitkisi ciddi karaciğer hastalığına neden olabilmektedir, bunu hekim uyarısı olmadan, hatta kan karaciğer testleri yaptırmadan kullanırsanız, hayatınızı riske atarsınız. Hatta uyarı yapan, bilgi veren hekimin de uzmanlık alanına ilave olarak FİTOTERAPİ konusunda da eğitim almış olması çok faydalı bir durum olacaktır.
3.Sarımsak ( Garlic ), zencefil, safran, tarçın gibi bitkiler kandaki pıhtılaşmayı azaltır. Bu nedenle cerrahi müdahalede bulunulacak kişiler ile aspirin, kan sulandırıcı ve ağrı kesici kullananların bu bitkisel ilaçları almaması gerekir. Eğer bu bitkiler kontrolsüz olarak kullanılırsa beyin kanaması, mide kanaması, adet kanamasının artması gibi ciddi tıbbi zararlara bile neden olmaktadır.
4. Çok sık kullanılan ökaliptus esansı (Aetheroleum eucalypti) ve yaprağının (Folium eucalypti), karaciğer enzimlerini uyarabileceği ve bu sebeple kullanılan diğer ilaçların etkisini azaltabileceği ( ilaçlar karaciğerde parçalanırlar ) akıldan çıkarılmamalıdır. Kanser hastalarında kullanılan kemoterapinin bile etkinliği azalabilir.
5. Sinameki yaprağı (Folium sennae), sinameki meyvesi (Fructus sennae) gibi laksatif ( kabızlık giderici ) etkili bitkisel ürünlerin uzun süreli kullanımı diyareye ( ishal ) yol açmakta ve aşırı su kaybı sonucu eloktrolit dengesini ( potasyum eksikliği, kalp kası ve tüm kasları zayıflatır ) bozmaktadır. Sinameki kullanıldığı durumlarda besin öğelerinin de emilimlerinde sıkıntılar yaşanabilir.
6.Kullanılan idrar söktürücü çaylar (zayıflama ve form çayları) bağırsaklarda bulunan “mikrovillus” adı verilen tüycüklerin kısalmasına ve düzleşmesine ( bu durumda potasyum emilemez ), dolayısıyla kabızlığa yol açmaktadır.
Özellikle Zayıflamak için Kullanılan yosun hapları da tehlikelidir çünkü, bu tip hapların içersinde “sibutramin” adlı iştah azaltıcı bir madde yer almaktadır. Gerçekte insanlar yosunla değil sentetik bir madde ile zayıflıyorlar ve madde kontrolsüz kullanıldığı için birçok kişinin ölümüne yol açmıştır.
Doğadan toplanan ve demlenerek içilen papatya’ya benzediğinden papatya sanılarak toplanan bitkiler de kimi zaman ciddi zehirlenmelere yol açabilmektedir.
7. Bitkisel ürünlerin riskli gruplarda kullanımı çok tehlikeli olabilmektedir. İlaç kullanımının genellikle arttığı yaşlılarda, kullanılan diğer ilaçlarla etkileşim, hamile ve çocuklarda ise çok riskleri olabileceğinden, bu guruplarda bitkisel tedavi faydadan çok zarar verebilir.
8. Kontrolsüz olarak kullanılan bitkilerden, lavanta bitkisi ile rezene meyvesi’nin kontraseptif ( hamilelik önleyici ) veya abortif ( maalesef düşük yaptırıcı ) etkisi de vardır ve tehlikelidir.
9.Sentetik ilaçlar gibi bitkisel ürünlerin tamamı da hassas kişilerde allerjik reaksiyon oluşturabilmektedir.
10. Ginseng kullanımı, yüksek kan basıncı, akut astım, burun kanamaları veya aşırı menstürasyon yapabilir.
11. Bitkisel ürünlerde kontaminasyon çok çeşitli sebeplerle olabilmektedir. Asfalta, araç trafiğine yakın yerlerde ve termoelektrik santrallerine, fabrikalara, sanayi dükkanlarına yakın yerlerde yetişen bitkiler normalden 5 kat fazla ağır/ toksik metal ( arsenik, civa, kurşun ve pestisid ) içermektedir. Çok tehlikeli olabilirler.
12. Bitkilerin birbiri ile birlikte karıştırılarak kullanılması da çok tehlikeli olabilmektedir.
NE YAPMALIYIZ ?
Sağlık Bakanlığımız tüm denetimleri daha sıkı hale getirmeli ve aktarlardan bitki çıkışlarını da hekim reçetesine tabi tutmalıdır.
Ülkemizde de bu ürünleri tavsiye edecek hekimlerin ayrıca fitoterapi dersleri de alarak, sertifikasyon işlemine tabi tutularak, bitkisel ürünler ile ilgili yetkinlik kazanmaları sağlanmalıdır.
Eczacılar ise bitkisel ürünlere karşı daha ilgili-bilgili olmalılar artık bu sahaya da ilaçlarda olduğu gibi yetkili olarak girmelidirler. Eczane – Aktar ancak birlikte olursa aktar dükkanı ruhsatı verilmelidir. Eczacılık fakülteleri ve tıp fakülteleri birlikte çalışarak, klinik çalışmalarla özellikle endemik bitkilerin etkinlikleri ve diğer özellikleri ile ilgili çalışmaları arttırmalıdır.
Bitkisel ürünler, ruhsatlı ilaçlardan daha güvenli değildir. Mutlaka hekim kontrolünde alınmalıdır. Ihlamur çayı bile içecek olsanız bu konuda bilgili, uzman bir hekime mutlaka danışın.
Yaşlılar, çocuklar ve hastalar, her kullanım öncesi ilgili uzman hekimin onayını almak zorundadırlar. Özellikle : Kanserli hastalar, kalp hastalığı olanlar, hipertansiyonu olanlar, alerjik rahatsızlığı olanlar, astım rahatsızlığı olanlar, karaciğer hastalığı olanlar, şeker hastalığı olanlar, prostat rahatsızlığı olanlar, kanama problemi olanlar, psikiyatrik hastalığı olanlar, felçli – emboli riskindeki hastalar, parkinson ve nörolojik hastalığı olanlar, sarası (epilepsi) olanlar, göz tansiyonu (glokom) olanlar, tiroid hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi yetmezliği olanlar, böbrek rahatsızlığı olanlar, diyaliz hastaları, cerrahi operasyon planlananlar ( anestezi ve kanama kontrolsüz olabilir, mutlaka ameliyatı yapacak olan doktora söylenmelidir ) veya cerrahi operasyon ‘dan yeni çıkmış olanlar gibi, hastalar hekimin onayı olmadan ve zaman zaman da kontrol için kan testlerini yaptırmadan bu bitkileri asla kullanmamalıdırlar."
Uzman Dr. Ali COŞKUN
Ordu Tabip Odası Başkanı