- 15:41 71 Yaşındaki Akın, Yüksek Lisans Hedefliyor
- 15:36 Sosyal Hizmet Merkezi'nden Eğitim Faaliyetleri
- 15:34 EV KULLANILMAZ HALE GELDİ
- 15:35 5 yıl sonra bir ilk!
- 15:18 Lokantadan hırsızlık yapan şüpheli tutuklandı
- 15:18 Merkez Bankası, politika faizini yüzde 50'de sabit bıraktı
- 15:06 UCM: Netanyahu için tutuklama emri çıkardı
- 15:01 2024’ün kelimesi “manifest” oldu
- 14:53 En sinirli ülkeler listesi açıklandı!
- 14:42 Fatsa Belediyesi Hizmet ve Projeleriyle Şehri Geliştiriyor
- 14:33 Büyükşehir ve Dünya Bankası İş Birliğiyle Tarıma Destek
- 14:33 Ordulu Kerim Aydemir’e “En İyi Yönetmen” Ödülü
- 14:04 İkizlerin Sahneye Yansıyan Büyülü Dünyası
- 13:43 Teşvik ve Destekler Semineri Düzenlendi
- 13:32 Aybastı Meslek Yüksekokulu İnşaatı Devam Ediyor
Fındık Fiyatı
Konuşma bozukluğu inme habercisi olabilir
Biruni Üniversite Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Talip Asil, 29 Ekim Dünya İnme Günü kapsamında, inme ve inme semptomlarıyla ilgili uyarılarda bulundu.
Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Asil, dünyada en sık görülen üçüncü ölüm nedeni olan inmenin, yüzde ani kayma, kol veya bacakta güçsüzlük ve konuşma bozukluğu gibi belirtilerle ortaya çıkabileceğini belirtti.
Bu semptomların görülmesi halinde zaman kaybedilmemesi gerektiğine dikkat çeken Asil, 'İnme, ülkemizde ve dünyada önemli bir ölüm ve sakatlık nedeni.' açıklamasını yaptı.
İnmenin yaş, cinsiyet, genetik ve ırk gibi faktörlere bağlı olarak gelişebileceğini ifade eden Asil, özellikle 55 yaş üzeri kişilerde inme riskinin daha yüksek olduğunu, ancak erkeklerde genç yaşlarda da görülebileceğini kaydetti.
Diyabet, hipertansiyon, obezite, yüksek kolesterol ve kalp hastalarının inme açısından riskli grupta olduğunu vurgulayan Asil, 'Erken müdahale, felcin kalıcı hasar bırakmasını önleyebilir.' değerlendirmesini yaptı.
Son 20 yılda inme tedavisinde önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirten Asil, şunları kaydetti:
'Damar tıkanıklığına bağlı iskemik inme, erken dönemde tedavi edilebilen bir hastalık haline geldi. Beyinde tıkanan damarlar ilaçlar ve anjiyografik yöntemlerle açılabiliyor, böylece hastanın şikayetleri kısmen ya da tamamen düzelebiliyor. Tedavide en kritik unsur zamanında müdahale.' AA