- 15:13 Kablo Çalan Hırsız ve Satın Alan Kişiye Ceza
- 15:03 Jandarmadan öğrencilere eğitim
- 14:57 KOCA YÜREKLİ ÖĞRENCİLER
- 14:51 "100 Bin Suriye, BM Verilerine Göre Evlerine Döndü"
- 14:52 Kamyon dere kenarına devrildi
- 15:06 ALTINORDU BELEDİYESİ’NDEN SAĞLIK TARAMASI HİZMETİ
- 14:49 Reklam Kurulu'ndan 223 milyon lira ceza
- 14:47 "Elektronik Sigara Bağımlılığı Kolaylaştırıyor"
- 14:45 Bazı antimikrobiyallerin hayvanlarda kullanımına yasak getirildi
- 14:43 Uzun süren kasılmalar yaşayan hastalara "nöroloğa başvurun" uyarısı
- 14:39 Stresi Sualtında Bırakıyor
- 14:33 Felsefe ve Sanatın Buluşması
- 14:33 Fındık Sigortası ve Kahverengi Kokarca TARSİM'e Alınsın
- 14:11 371 km Yol Çizgisi Tamamlandı
- 14:13 Fatsa'nın Sanayi Potansiyeli Artıyor
Fındık Fiyatı
“El ayak ağız hastalığı yetişkinlerde de görülebilir”
El ayak ağız hastalığının genellikle çocukları etkilediğini, ancak yetişkinlerde de görülebileceğine dikkat çeken Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kıvanç Çelikkalkan, “Hastalığın ilk belirtisi genellikle ateştir. Yutkunmada zorluk ve rahatsızlık hissi oluşabilir. Ağız içinde, özellikle dil ve yanaklarda ağrılı kabarcıklar ve yaralar görülür. Bunun yanı sıra, avuç içi ve ayak tabanında kırmızı döküntüler veya küçük kabarcıklar oluşur” dedi.
Medical Park Ordu Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kıvanç Çelikkalkan, el ayak ağız hastalığı (EAAH) hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. Öğr. Üyesi Çelikkalkan, bu hastalığın genellikle çocukları etkilediğini, ancak yetişkinlerde de görülebileceğini belirtti.
EAAH'nin yüksek bulaşıcılığa sahip enterovirüsler tarafından oluştuğunu ve kalabalık ortamlarda hızlı bir şekilde yayılma potansiyeline sahip olduğuna değinen Dr. Öğr. Üyesi Çelikkalkan, “Bu hastalık, özellikle kreşler, okullar ve toplu yaşam alanlarında kolayca yayılabilir ve genellikle ağızda, ellerde ve ayaklarda döküntüler ile karakterizedir. Enfeksiyon genellikle hafif seyreder ve birkaç gün içinde kendiliğinden iyileşir” diye konuştu.
“Ateş, döküntü ve ağız yaralarına dikkat”
Dr. Öğr. Üyesi Kıvanç Çelikkalkan, el ayak ağız hastalığının belirtilerinin genellikle virüsle temas ettikten 3-7 gün sonra ortaya çıktığına dikkat çekerek şu bilgileri paylaştı:
“Hastalığın ilk belirtisi genellikle ateştir. Yutkunmada zorluk ve rahatsızlık hissi oluşabilir. Ağız içinde, özellikle dil ve yanaklarda ağrılı kabarcıklar ve yaralar görülür. Bunun yanı sıra, avuç içi ve ayak tabanında kırmızı döküntüler veya küçük kabarcıklar oluşur. Çocuklarda genel bir huzursuzluk ve yorgunluk gözlenebilir.”
“Hijyen kurallarına uyulmalıdır”
Hastalıktan korunmak için hijyen kurallarına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Çelikkalkan, “Özellikle tuvalet kullanımı, yemek hazırlama ve hasta birine temas sonrası eller sık sık yıkanmalıdır. Oyuncaklar, mobilyalar ve ortak kullanılan eşyalar düzenli olarak dezenfekte edilmelidir. Salgın dönemlerinde kreşler, oyun alanları ve okullar gibi kalabalık alanlara gitmekten kaçınılmalıdır. Hasta bireylerle yakın temastan kaçınılması bulaş riskini azaltabilir” ifadelerini kullandı.
“Semptomları hafifletmek için pratik yöntemler”
El ayak ağız hastalığının spesifik bir tedavisi olmadığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Çelikkalkan, semptomları hafifletmeye yönelik yöntemlerin kullanıldığını söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Çelikkalkan, “Çocuklarda ateş yüksekliği süt çocukluğu döneminde 38 santigrad daha büyük çocuklarda da 38,5 santigrad derecenin üzeridir. Bu hastalıkta özellikle 6 yaş altındaki çocuklarda ateş kontrol altına alınmalıdır. Parasetamol veya ibuprofen gibi ilaçlar, ateşi düşürmek ve ağrıyı azaltmak için kullanılabilir. Bol sıvı alımı, dehidrasyonu önlemek için su, çorba ve sıvı gıdalar tüketilmelidir. Ağız yaralarını rahatsız etmeyecek püre, yoğurt gibi besinler tercih edilmelidir. Vücut direncini artırmak için yeterli uyku ve dinlenme önemlidir” dedi.
“Bağışıklığı zayıf olan kişilerde komplikasyonlar olabilir”
Dr. Öğr. Üyesi Çelikkalkan, hastalığın genellikle hafif seyrettiğini ve birkaç gün içinde kendiliğinden iyileştiğini, ancak bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde komplikasyonların nadiren de olsa görülebileceğini belirterek, şiddetli semptomlar durumunda bir doktora başvurulmasını önerdi.