“Jack, her gece evdeki gaz lambasını bir önceki güne göre giderek daha fazla kısar.
Karısı Bella ışığı onun kıstığını bilmez ve devamlı kocasına sorar:
Primis Player Placeholder
‘Gaz lambası giderek daha mı az ışık veriyor.?’
Jack ona sinirlenir, ‘Sana öyle geliyor’ der.
Bella ne olduğunu anlayamaz.
Işığın her gün biraz daha azaldığından emindir ama kocasının tepkisi yüzünden ışığın azalmadığına inanır.
Kendisinden şüphe duymaya başlar...
Bu şekilde karısını delirtmeye çalışan Jack’in uyguladığı bu yöntemi, *Gaslight* isimli bir tiyatro oyununda izleriz. Oradan bir filme aktarılır. Ve nihayetinde psikiyatride bir terime evrilir.
*Gaslighting*, ikili ilişkilerde bir tarafın diğer tarafa uyguladığı psikolojik şiddeti tarif eden
bir terim.
Karşısındakini çeşitli hileli tavırlar ve ithamlarla güçsüz, muhtaç, sorunlu ve hatalı olduğuna inandıran taraf, onu bu yöntemle yönetir, özgüvenini zedeler ve kendine bağımlı hale getirir.
Aslen bir egemen ve mağdur ilişkisinin tanımıdır.
Kadın erkek ilişkisinde sıkça rastlanır.
Işığı, otorite kısar onlar ışığın kısıldığını zannettiklerini sanırlar.
Korkularla ve çaresizlikle donatıldığı bireysel hapishanesinden kurtulmak için ya hırçınlaşıp büyük bir savaşı ölümüne göze alması gerektiğini ya da her şeyden vazgeçip erkenden kendi mezarına kendi kendine girmesi gerektiğini zannedecek kadar aklını kaybeder.
Oysa yapması gereken tek şey vardır.
* Oturduğu yerden kalkması...
* Gaz lambasının düğmesini yoklaması...
* Gerçekten kısılmış mı yoksa tamamen
açık mı bakması...
O halde;
Kendi ışığınızı kendiniz açın ki, ezdirmeyin kendinizi…”
Bu yazı toplam 1290 defa okunmuştur