Çalışmazsan Seçtiklerinin İstediği Gibi Yaşarsın…

Ahmet Yenin 2022-12-27 07:53:44

Çalışırsan sen kendi istediğin gibi hür ve bağımsız huzurla yaşarsın…Sen çalışmazsan seni idare edenlerin istedikleri kadar yaşarsın. Bedelini ödemediğin hayatı istediğin gibi yaşayamazsın, sana yaşatmazlar, görüldüğü gibi yaşatmıyorlar zaten.

Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin kurucusu dünya lideri gazi Mustafa Kemal Atatürk”

Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar "diyerek noktaladığı özdeyişiyle İstediğin gibi hür ve bağımsız yaşamanın yolu helal çalışmaktan, helak üretmekten ve helal tüketmekten geçer, saygıdeğer İnsanlar, okurlar ve Ünyeliler. Siz siz olun, okuyun öğrenin kendi ayaklarınızın üzerinde dimdik durarak istediğiniz kadar özgür ve bağımsız yaşayın. Aksi halde günümüzde olduğu gibi seçerek görev ve yetki verdiğiniz idarecilerin istedikleri kadar yaşarsınız. Öylede yaşıyorsunuz zaten

Burada “öylesine bir yazı “başlığı altında kaleme alınmış son derece anlamlı bu makale anlayan insan değil, akıl verilerek yaratılmış akıl sağlığı yerinde insanlar ve idareciler tarafından böyle bir yazı kaleme alınmadan ve sizler bu yazıyı okumadan hayatın gerçeği olan insani kural ve kaidelere uyarak yaşayacaksın, yaşamak mecburiyetindesin çünkü ne amaçla yaratıldığını biliyorsun sen akıl sahibi ve akıl sağlığı yerinde insan ve idareci olarak….Böyle bir makale senin mevcut insani hayat yaşama ve beraberindekilere de aynı minval üzere hayat yaşatma anlayışına özel anlam katar…

Çünkü sen akıl sahibi insansın. Akıl sahibi ve akıl sağlığı yerinde insan düşünerek yaşayan insandır. Düşünerek yaşayan insan sadece kendini ve kendi şahsi çıkarını değil, birlikte fani dünyayı paylaştığı insanların ve insan dostu canlıların ortak ve adil çıkarını düşünerek yaşar ve yaşamak zorundadır… 

İşte öylesine bir yazı başlığı altında kaleme alınmış olan bu yazıda akıl sağlığı yerinde her insan kendini bulur. Çünkü düşmez kalkmaz şaşmaz yalnız yaratan yüce Allah’tır. Biz ölümlü fani kullar beşeriz şaşabiliriz, ama günümüzdeki bencil insanlar ve idareciler gibi iki ve çok kez değil, en fazla bir kez şaşabiliriz. Günümüzdekiler gibi çok kez şaşıyor ve çok kez aldatılıyor isek bunu tekrar tekrar düşünerek kendimizi ve aklımızı sorgulamalıyız…Bu insanlar ve idareciler  bize insanlarımıza, insan dostu canlılarımıza ve mensubu olmaktan onur ve gurur duyarak yaşamak için gayret sarf ettiğimiz Atatürk Türkiye’si cennet vatan ülkemiz Türkiye cumhuriyeti devletimize ne yapmak istiyorlar diye. 

“Öylesine bir yazı” başlığı altında yazarlar İnan Durak Taş-Buse Gençdoğan kardeşlerimiz tarafından kaleme alınmış olan bu yazı, akıl sağlığı yerinde insanların ve idarecilerin bir değil, bin kez düşünerek yaşamaları gerektiğine vurgu yapmaktadır. 

Buyurun kendiniz okuyun, daha çok insana ve idareciye okutun ki, halen daha bencil insanlar ve idareciler yüzünden yaşadıklarından ibret almamış ve halen daha kendilerine gelmemiş insanların ve idarecilerin ayılıp uyanarak kendilerine gelmesine karınca kararınca katkısı olur inşallah.

Öylesine bir yazı

İnsan kendi içinde yaşadığı birkaç mağlubiyetten sonra yenilmezlik belgesini alabilirmiş. 

Öyle ya tecrübe denen şey pahalı bir öğretmendir.

Bebekken başlıyor aslında. 

Doğar doğmaz annenin göğsüne tutunup emmeyi öğreniyorsun. 

Sonra el yordamıyla tutmayı bir oyuncağı ve düşe kalka yürümeyi öğreniyorsun.

Önce tutunarak bi yerlere, bir insana, sonra vakti gelince öyle yalnız tek başına. 

Büyüyorsun zamanla, acılara tutunuyor sevinçlere giden yolları arıyorsun.

Güvendiğin dağların üzerine yağan karları temizliyor, kanayan yüreğine kendi ellerinle pansuman yapıyorsun.

İmtihanın bazen ağır geliyor tam pes edecekken içindeki o bilinmez güç her seferinde yolundaki taşları temizleyip devam etmeni tembihliyor.

Pişmanlıkların keşkelerin bazen iyikilerinden fazla görünüyor gözüne. 

Ancak yine de yaşadıklarına teşekkür ediyor, herkesi ve en çok da kendini affetmeyi öğreniyorsun.

Mutluluğun birkaç bedel ödemeden gelmeyeceğini, insanın hamdım piştim yandım mertebesine ulaşmasının öyle kolay bir şey olmadığını anlıyorsun. 

Velhasıl,

Bedelini ödemeden bakkaldan iki ekmek bile alamıyorsun...

 

Bu yazı toplam 506 defa okunmuştur

Anasayfa