Şiddet, vurma, kırma, taciz, şantaj suçun her nevisi sokaklardan, varoşlardan eğitim yuvalarımız ilk ve orta dereceli okullarımıza kadar indi.
Dünde gazetelerin 3'üncü sayfa haberlerine tek tük konu olan öğrenci, öğretmen, idareci veli kavgaları gazete sayfalarından televizyon haber bültenlerine terfi ederek sıkça yer almaya başladı.
En son üzülerek izlediğimiz bir haberde ortaokulda okuyan daha yaşları 12,13 olan 3, 5 kız öğrenci aynı yaştaki arkadaşını sokakta birlikte şiddet uygulayarak dövdüler, yetmezmiş gibi telefonlarına kaydederek sosyal medyada yayınladılar.
*
İnternette "okullarda kavga, şiddet" diye yazıp kısa bir sorgulama yaparsanız önünüze onlarca öğrencilerin okul bahçelerinde, sınıflarda, sokakta, öğretmenleriyle, arkadaşıyla veya veli öğretmen, idareci kavgalarını, yaralanmaları, adli vakaları görürsünüz.
Bu durum iyi değil.
Kötüye gidiyoruz.
Özellikle eğitim kurumlarında şiddetin yeri hiç olmamalı.
Şiddet, kavga bir iletişim yöntemi şeklinde tercih edilir oldu.
Herkes kafasına göre suçlu ilan edip ceza vermeye başladı.
Öncelikle eğitimcilerimiz kendilerine çeki düzen verip öğrencilerine, çocuklara örnek olmalı.
Davranışlarıyla, hal ve hareketleriyle model olup eğitimin içerisinde bulunmalı.
Milli Eğitim Bakanlığımız ve formasyon eğitimi veren üniversitelerimiz öğretmen eğitiminde (bir eksiklik var ise ki var) kendilerini yenileyip büyüklerimizin anlattıkları ve halen ilerlemiş yaşlarına rağmen saygıyla andıkları "muallim" gibi öğretmen yetiştirmeliler.
*
Sokakta, okul bahçelerinde, parklarda kısa bir gözlem yaptığınızda daha yaşları 8, 10, 13 olan çocuklarımız kendi aralarındaki oyunlarında bile iletişim dilleri çok bozuk ve argo kelimelerle dolu.
Küfürlü konuşma biçimi sıradan hale gelmiş.
Nihayetinde bu çocuklar bizim.
Yarınlarımız.
Geleceğimiz.
Herkes; anne, baba, öğretmen, idareci, yönetici bu ülkeye karşı sorumluluklarının bilincine varıp şiddetin her yönteminden uzaklaşıp çocuklarımıza, gençlerimize model olmalılar.