MEMLEKET

Ahmet Yenin 2023-02-08 08:07:45

Sorumluluk duygusuyla yaşayan akıl sağlığı yerinde insanlar,okurlar ve  sizlerle Ömer Hayyam’a ait“ Memleketi "Ümmet" olmak ile "Halk" olmak arasındaki o ince çizgiyi göremeyenler mahvetti” başlığı ile yazar  Tamer Dursun kardeşimizin kaleme aldığı makalesini paylaşarak, dünyanın olmazsa olmaz akıl sahibi  en mükemmel canlısı insanların doğru tekdir ve dünyanın her yerinde doğrudur diye onayladıkları halde yine de bencil hareket ederek hür ve özgür insan olarak yaşamak ve yaşatmak yerine birilerine bağlı köle gibi yaşamayı seçmelerindeki ince ayrıntıyı düşünerek bulup huzur ve güven içerisinde insanca yaşamalarına karınca kararınca katkımız olsun istedik.

Ömer Hayyam"Ben Düşündükçe Var Dünya, Ben Yok O da Yok!" 

Çok uzun ve süslü cümleler kurmaya gerek yok.

Memleketi "Ümmet" olmak ile "Halk" olmak arasındaki o ince çizgiyi göremeyenler mahvetti. İktidarlar kendilerine halk değil ümmet ister. 

Çünkü halk sorandır, sorgulayandır ve hakkı için direnendir. Ümmet öyle değildir. Ümmet açlığa, yokluğa, haksızlığa, zulme karşı susar, şükreder. 

Cebinden verir, canından verir ama yine de diz çöker biat eder. Halk barikat demektir. Halk ses, soluk slogan, direniş demektir. Ümmetse en fazla kapalı perdeler ardında söylenendir. 

Çok uzun ve süslü cümleler kurmaya gerek yok. Memleketi, binemediği uçağa, oturamadığı saraya, yiyemediği ete, kullanamadığı otobana, köprüye, alamadığı altına, dövize ve yaşayamadığı saltanata sevinen ümmet mahvetti.

Halk öldü, yaşasın Ümmet! (Yaşayabilirse...!)

***

Düşünmek ağır işçiliktir.

Düşünmek zordur, yorucudur.

Düşünmek acımak, ağrımak, kırılmak, dağılmak, yanmak ve delirmektir.

Her düşünen insan bir parça delidir. Çünkü düşünmek perdenin ardındaki sırrı görmektir.

Mutsuzdur düşünen insan, huzursuzdur.

Ve düşünmek bir isyan biçimidir, başkaldırıdır.

Düşünmek ezber bozmaktır. 

Düşünmek kendini öldürüp yeniden doğurmaktır.

Bu yüzden "Mutluluk" cahillerin ve düzenin ortaklaşa uydurduğu bir yalandır.

Her düşünen insanın gülüşü bir parça hüzünlüdür.

Şarkıları, şiirleri hüzün kokar.

Düşünmek yalanı ve talanı farkında olmaktır.

Ve sürgündür düşünmek, sıladır.

***

Dilenciyiz hepimiz.

Kimimiz aşk dilenir, kimimiz saygı.

Kimimiz mevki dilenir, kimimiz güç.

Emeğimizi verir, karşılığında maaş dileniriz.

Oy verir, hizmet dileniriz.

Dilenciyiz hepimiz.

Sağlık dilenenler var aramızda.

Eğitim dilenenler, banka kredisi dilenenler, indirim günleri dilenenler var.

"Adam yerine konulmayı" dileniriz.

Sevilmeyi, itibar görmeyi, alkışlanmayı, göze girmeyi dileniriz.

Konuşmayı dilenenler,

Dinlenilmeyi dilenenler,

Derman dilenenler,

Çözüm dilenenler...

Dilenciyiz hepimiz.

Herkes birbirine "Allah versin" diyor.

***

Bir zamanlar insanların zulmünden korktuğu bir komutan varmış. Kışlada, sokakta, evde...

Kim nerede bu komutana denk gelse, üniformasından, üniformanın omuzundaki apoletlerden ve göğsünün tamamını kaplayan madalyalardan korkarmış.

Bu durum komutanın çok hoşuna gidermiş. Kendini önemli hisseder, dünyanın hakimi gibi görürmüş. 

Ama komutanın kimsenin bilmediği bir sıkıntısı varmış. 

Akşamları eve gelen komutan, hemen aynanın karşısına geçer ve üstündeki üniformayı itinayla çıkarırmış. Sonra aynaya bakar ama aynada kendisini göremezmiş. Çünkü komutan sadece üniformalıyken varmış dünyada. 

Ve bu hikayedeki komutana benzeyen o kadar çok insan var ki çevremizde, saymaya kalksak ömrümüz yetmez.

Üstlerinde üniformaları varken görünen ama üniformaları çıkardıklarında, geriye kendilerinden bir şey kalmayan insanlar.

Tanrım, ne kadar da zavallılar!

***

Vicdansızlık da bir salgın hastalıktır. 

***

Yanlışlarımız ve yanılgılarımız bizim öğretmenlerimizdir. Öğrencinin kafası almıyorsa, öğretmen ne etsin?!

***

Hayatlar pazarlık üzerine kurulmuş. 

Aralarında hep bir alışveriş var. Severken, saygı duyarken, beraber yola çıkarken, evlenirken, boşanırken, çocuk sahibi olurken, dua ederken...

Tanrı'yı bile "cennet" için seviyorlar.

Mesela şöyle olsaydı ve Tanrı deseydi ki

"Kullarım, bana inanıp inanmamakta ve ibadet edip etmemekte özgürsünüz. Bunun için ne bir ödül ne de bir ceza alacaksınız. Kafanıza göre takılın."

N'olurdu?

Kaç kişi Tanrı'nın önünde secde ederdi?

Aşklar da öyle değil mi?

Tene dokunmak yoksa aşk da yok!

Hayatlar pazarlık üzerine kurulmuş. Arada bir peşin fiyatına taksitle hayallerini satanlar bile var! 

Ahmet Yenin

İnsanca

Memleketi "Ümmet" olmak ile "Halk" olmak arasındaki o ince çizgiyi göremeyenler mahvetti.

Bu yazı toplam 673 defa okunmuştur

Anasayfa