Ülkemiz her türlü doğal afetlere açık bir coğrafyada yer alıyor.
Bir tek aktif volkanımız, patlayan lav püskürten yanardağımız eksik.
Onun haricinde depremler, seller, su taşkınları, toprak kaymaları, kaya düşmeleri, çığ, fırtınalar, hortumlar,yangınlar, kuraklık hepsi var.
Zaman zaman her bir doğal afeti yurdumuzun bir köşesinde yaşıyoruz. Canlarımızı kaybediyoruz.
Ahlıyoruz, vahlıyoruz, ağıtlar yakıp ölenlerimizi defnedip geride kalan yıkıntı enkazı kaldırdıktan sonra nerede kalmışsak oradan devam ediyoruz.
"Ateş düştüğü yeri yakar" sözünü doğrularcasına acıyı unutup ya da unutulduğunu sanıp yola devam ediyoruz.
*
Mesela, sel afetlerinden korunmak için su yollarının açık tutulması gerektiğini biliriz. Ama dere yataklarına ev, okul, bina yaparız.
Sonra sel olur canlarımızı kaybederiz.
Olmaması gerekenleri konuşur, tartışır, önlem alınması hesaplarını yapar, kalırız...
*
Ülkemiz toprakları için en büyük afet riski hiç şüphe yok ki deprem.
Depremlerin kayıtlarını tutan Kandilli Rasathanesi verilerine bakın memleketimizin her köşesinde günlük hissedilen veya edilmeyen onlarca deprem oluyor.
Ama nedense sonucu ölüm olan, yıkıp yok eden bu doğal afetin ciddiyetini bir türlü kavrayamadık.
Olayın farkına varıp tehlikesini ortadan kaldırmış bizim ülkemizden çok daha fazla şiddette deprem yaşayan ülkelerin örneğini görmemize rağmen o ülkelerin seviyesine ne gelebildik, ne de onların yaptıklarını merak ettik.
Herkesin bildiği bu ülkelerde de deprem olur ama ne yıkım, ne moloz, ne enkaz ne de can kayıpları görürüz.
O ülkelerde olan depremler neredeyse günlük haber bültenlerine konu dahi edilmez.
*
Bizim durum farklı.
Kahramanmaraş merkezli 10 ilimizde büyük yıkıma ve binlerce can kayıplarına neden olan son deprem felaketi milletçe hepimizi enkaz altında bıraktı.
Yüreğimiz yanıyor.
Ekranlara bakmaya korkar olduk.
Dayanılmaz acıların çığlık seslerini yüzlerce kilometre öteden duyuyoruz.
Yardım edememe, hazırlıksız halimizin duygularını anlatacak kelime bulamıyorum.
Yerel yönetimlerinin yardım çağrılarına birkaç parça eşya yardımı yapmakla anlık huzur bulan duygu dünyamız çaresizliğin, yokluğun feryatlarını duydukça ve görünce dua etmeye "Allah'a" sığınıyoruz.
Sonra televizyon ekranlarına çıkan yerli yabancı bilim adamlarının, profesörlerin, uzmanların "ülkemizde kanun ve yönetmelikler yeterli" deyip bütün olup bitenlerin tarifini "denetimsizlik" olarak ifade etmeleri insanı kahrediyor.
Bu durumda "nerede hata yaptık, yapıyoruz" sorusunu sorup kendi kendimizle başbaşa kalıyoruz.
Ancak vicdanımızı rahatlatacak bir hesaba sonucu bağlayamıyoruz.
*
Olan oldu.
Geriye dönmenin bugüne faydası yok.
Milletçe birlik olup acılarımızı dindirme çarelerine bakmalıyız.
Devletimiz güçlüdür.
İnsanlarımızın eksiklerini kısa zamanda giderecektir.
Milletimiz yardımseverdir.
Birlik beraberlik içerisinde zor günleri acılarımızı paylaşarak aşacağız.
Nitekim 85 milyon bir seferberlik halinde yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz.
*
Büyük afette hayatını kaybedenlere Yüce Rabbimden rahmet, yaralı kurtulanlara şifalar diliyorum.