Depremle ilgili yazıp çizenler, konuşanlar üst sorumlu konumumdaki mimarlar, mühendisler, müteahhitler, denetimciler ile onların görev ihmallerini irdeliyorlar. Ne varki binaları bunlar yapmıyorlar. Sözü edilenler yapıyı projelendiriyor, yapım sırasında kontrol ediyor, bittiğinde kullanma-oturma izni veriyorlar. Yapım işinin tamamını piyasadan yetişme ustalarla kalfalar yerine getiriyor. Haklarını teslim edelim: ustaların, kalfaların arasında işini iyi yapanlar da var. Fakat sonuçta bolca yıkıntımız, ölülerimiz de var...
Cumhuriyetin ilk yıllarında yapım işlerini eğitimli, diplomalı kişiler üstleniyorlardı. Çünkü Atatürk 1930'ların başlarında Almanya'dan, Macaristan'dan öğretmenler davet etmiş, onlara YAPI USTA OKULLARI açtırmıştı. İki yıllık bu okullardan teori-pratik eğitim alarak mezun olanlar binaların temel, kalıp, demir, beton, duvar, sıva, taşçılık, dülgerlik, elektrik, sıhhi tesisat işlerini yapıyorlardı. Bu okullar 1948'de kapatıldı. Yerine beş yıllık yapı enstitüleri açıldı. İki yıllık yüksek eğitim veren tekniker okulları bunlara eklendi. Daha sonra altı yıla çıkartılan yapı enstitüleriyle tekniker okulları 1970'lerde kapatıldı. Teori ağırlıklı yapı eğitimi teknisyen, mühendis yetiştiren orta ve yüksek öğrenim kurumlarında devam ettiriliyor.
Dayanıklı binalar vicdanlara seslenilerek, işlemediği anlaşılan sıkı denetimler getirilerek inşa edilememektedir.
Yıkımları, ölümleri en aza indirebilmek için nitelikli usta ve kalfa yetiştiren YAPI USTA OKULLARI günümüz şartlarına uygun şekilde yeniden açılmalıdır.
Fulya tezel'in sayfasından alınmıştır
Bu yazı toplam 1591 defa okunmuştur