Öyle mahsun , öyle acı geldi ki ...
Hiç böylesini görmemiştim. Penceresi kayıp olmuş , ağır hasar görmüş bir evin kornişinden sallanan perdeler ve tüllerin rüzgarda uçuşmaları...
Yerinden oynamamış koltuk takımları...
Dolaplar, yataklar derli toplu ama pencereler kayıp!!!
Açılmış buzdolabı kapağından düşmüş; kışlık yiyecekler, torbalara özenerek konulmuş bezelyeler, domatesler, fasulyeler... Kışı geçiremeden molozlara dökülmüşler...
Anne eliyle yapılmış belliydi, yavruları, eşi ,ailesi için hazırlanılmış yazdan...
Son kez evlerinde yemeklerini yemişler; tencereleri de garip bir şekilde dolap içinde düzgün duruyordu...
Bahara eremeden yıkılan, savrulan keşke yiyecek içecekler olsaymış...
Ev miş, arabaymış, mal mülk geçiniz bunları...
O güzelim hayatının baharında acılar içinde ölenlerin yerine hiç bir şeyi koyamayız artık!
Düşündüm de penceresiz o perdelerin arasından en son kim baktı? Ne düşünüyordu, kimi bekliyordu... Üzgün mü, sevinçli miydi ; boğazımda koca bir yumru, biz normale dönebilir miydik ?
Normal olabilir miyiz?
Unutabilir miyiz?
Ben unutmak istemiyorum...
Bir süre hiç kimsenin gülerek verilmiş mutluluk fotoğraflarını, eğlenmelerini, yemek içmek cıvıklıklarını görmek istemiyorum!!!
Bedenleri bu dünyada, ruhları enkazda kalmış depremzedelerin yanında; onların iç yaralarına; sadece merhem olmak istiyorum...
Bu yazı toplam 2031 defa okunmuştur