Bir tanesi tozlu raf gibidir, çöplük de diyebiliriz.
İkincisi onur abidesi gibidir, onun her harfi paha biçilmez değerdedir, oraya altın harfler nakşedilir.
Kimi insanlar yıllarca gezindiği dünyada bir duyumluk iz bırakamamış, yaşayıp-yaşamadığı bilinmeden geçip gitmiştir.
Bilimsel verilere göre geçmiş yüzyıllarda insan ömrü bin yıldan fazla imiş; düşünsenize bin yıldan fazla yaşayıp kimsenin bilmediği bir ömürle gitmek ne acı...
Bundan da acı olan yıllarca yaşayıp lanetle anılmaktır. Ebu Leheb, Ebu Cehil, Nemrut, Firavun, Hitler ve benzerleri gibi (ölümünün üzerinden yüzlerce yıl geçse bile) adı her anıldığında beddua almak ne korkunç.
Tabi bir de bunun tam tersi var; adı anıldığında duyan (istisnalar hariç) herkesin dualar yağdırması... Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) gibi...
Tarihe geçmek, öldükten sonra da hatırlanmak o kadar da zor değil. İnsani özelliklerinizi kullanma oranınıza göre tarihe yazılma ihtimaliniz artar.
Olumlu ya da olumsuz anlamda tarihe geçmek için kral, komutan, evliya ya da alim olmak şart değil.
Örneğin, atomun nasıl parçalanacağının formülüne imza atan Albert Einstein da o formülü hayırlı işlerde kullanmak yerine bomba yapımında kullanan Robert Oppenheimer de, Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası atılması emrini veren Amerika Başkanı Harry S. Truman da tarihte yerlerini almıştır. Bu gibi binlerce örnekte adı geçenlerin kiminin rahmetle, kiminin ise lanetle anıldığını biliyoruz.
Unutmayın tarih demek illa da savaşlar demek değil. Kendi meslek alanında veya yapılan dikkat çeken davranışlarda da herkesin tarihe geçme ihtimali vardır. Örneğin Şehit Ömer Halisdemir gibi...
Halisdemir, 15 Temmuz 2016'da her zaman olduğu gibi mesaisine giden binlerce askerimizden biriydi. Aynı gün binlerce asker "vatana hıyanet" ederek tarihe kara leke bırakırken Halisdemir, gözlerini kırpmadan öne atılarak vatanın kurtuluş sembolü oldu, tarihimize altın harflerle yerleşti...
Allah hayırla anılan insanlardan olmayı hepimize nasip etsin.