Şimdi oturmuşuz milletçe, "neden böyle oldu" diye düşünüyoruz?
Sahi, neden?
"Daha 5-6 yıl öncesine kadar lale devri yaşıyorduk", değil mi?
"Ağzına kadar dolu silolardaki hububatı ne çabuk tükettik", değil mi?
Çöplükleri "nimet"le dolu bir ülkenin "cırcır böcekleri" gibi şenliklerde coşuyorduk, rengarenk ciciler giyiyorduk, ufacık sökük görünce attığımız kıyafetlerimizde son model yırtık desenlerle havamızı atıyorduk..
Karıncalara enayiymiş gözüyle bakıp sosyal kurumlardan destekleniyorduk...
Devletin deniziyle övünüp boyası eskiyen evi daha büyüğüyle takas ediyorduk...
"Araba boyatmak da ne"ydi değil mi, üçbeş kuruş farkıyla sıfırlıyorduk...
İlmi sosyal medyadan, ilacı falcı bacıdan.. gül gibi geçiniyorduk...
Biz değil miydik 10 liraya aldığımız mala 40 lira yazıp sonra "maliyetine" deyip 30'a satan...
Haydi şimdi gerçekten 30 lira oldu maliyet, her birimizin kattığı 10 liraları geri de alamıyoruz...
Ekmediğimiz tarlalara tohum bulamaz olduk, ekmeyi unuttuk...
Ne olacak şimdi?
Peki, ya yönetenlerimiz?
Onlara ne demeli?
Anaokulu Müdürünün makam odasını bile en lüks malzemelerle dekore ederken bu yoğurdun bolluğunun nereye kadar süreceğini hiç hesap ettiler mi?
Ayran vardı evet ama ya makam arabalarıyla gidilen kilometrelik mesafelere ne demeli?
Makamına göre sayıları bile bilinmeyen koruma eskortlarıyla kendi milletinin önünde trafiği kesenler bu bolluğun bir yerde sona erebileceğini hiç hesap ettiler mi?
Ne olacak şimdi?
Emekliler kira bedeline ancak yetişen maaşlarıyla sızlanırken, yüksek maaş aldığı söylenen yani ihya edildiğini sanan memurlar neyle geçinecek?
Özellikle birden fazla yerden maaş ve hakediş alan üstdüzey yöneticilere sormak istiyorum; hiç mi düşünmediniz?
Yazık değil mi?
Vebal değil mi?
Bu cennet vatanda dört mevsimin bereketiyle yetişecek ürünleri neden üretmesi gerekenler bile gidip marketlerden almak durumuna düştü?
Yumurtayı bile marketten alan, neredeyse tavuğun ne olduğunu bilmeyen bir neslin yetiştiğini görmemiz gerekmez miydi?
“Bu halimizin sebebi ne” sorusunun muhattapları ne düşünüyor?
Sakın ha, sakın bu konuyu da iktidar-muhalefet tartışması girdabında boğmayın!
Bu mesele sizlerin koltuk meselesi değil, asla değil, bu bizim binlerce yılllık tarihimizin birikimlerinin heba edilmesi meselesidir...
Proje uygulayamayan yöneticilerin, proje üretemeyen rakipleriyle sürtüşmesinden bıktık artık!
Yine de geç kalınmış değil, zararın neresinden dönülse toparlanma adımları oradan atılır... Belki de teneşiri hisseden birileri vardır diye umuyorum; tavandan tabana silkinmek gerek...
Sözüm kısa günün kazancı için ekonomizi mahfeden makamcı, stokçu, tefeci, menfaatçi, bencil insanlaradır; uçurumdan dönmenin tek yolu atılan yanlış adımların geri alınmasıdır.