Ülkemizde hayat pahalılığı aldı başını gidiyor. Marketlere, pazarlara çıkmaya korkar olduk. Gıdadan giyime günlük değişen fiyatlar yaşamımızın olağan akışı haline geldi. Her gün bir önceki günü arıyoruz. Alım güçümüz epey zayıfladı. Çalışan kesime enflasyondan korumak adına maaşlarına zam yapılıyor olsa bile fiyat artışları karşısında maaşlar yeterli gelmiyor ve her ay bir önceki aya göre alım gücü zayıflıyor.Herkes kafasına göre fiyat ayarlar, etiket hazırlar haline geldi.İşin en üzüntü tarafı ise bu durum.Aynı marka ürünler zincir marketlerde farklı farklı fiyatlardan satılıyor.
Denetleme, kontrol yok denecek kadar az.Özellikle hayat pahalılığından en çok etkilenen kesim emekliler.Büyük çoğunluğu 7 bin 500 lira maaşla geçinmek zorunda kalan bu kesim daha maaşlarına yapılan artışı göremeden aylardır artan fiyatlarla mücadele etmeye, yaşamaya çalışıyorlar. Bu yıl için 17 bin 2 lira yapılan asgari ücret geçinmekten çok adıyla anılan bir ücret haline geldi.Ailede bu maaşla bir kişinin çalıştığı var sayılırsa 4 kişilik kirada oturan bir ailenin geçinmesi, ay sonunu getirmesi mucizelere kalıyor.Halkın çoğunluğu belediye, sosyal hizmetler yardım ve destekleriyle ayakta tutunuyor. Ekonomideki bu olumsuz gidişe siyasi iktidarın biran önce "dur" demesi lazım.
Salgın var !
Bu aralar sokakta kime rastlasanız hasta.Grip, nezle salgını var. Hastaneler hınca hınç dolu.Koridorlarda muayene olmak için bekleyen hasta vatandaşlarımızın çilesi başlı başına büyük dert.Özellikle dahiliye, göğüs hastalıkları, kulak burun boğaz bölümlerinden randevu almak mümkün değil. Devlet ve Üniversite Hastanelerinde neredeyse doktorlar 5 dakikada bir hasta muayene eder halde.Yoğun bakımlarda, yataklı tedavilerde yer yok denecek düzeyde.Hastalar yoğun bakım için sıraya alınıyor.Bulaşıcı hastalıkların yayılmasının önüne geçecek tetbirler uygulamaya konulmalı.Kapanma, sokağa çıkma yasakları şeklinde olmazsa bile kovid salgını döneminde olduğu gibi maske, mesafe, hijyen kuralları tekrar günlük yaşantımızda zorunlu hale getirilmeli. En azından kapalı ortamlarda. Özellikle risk grubunda bulunanlar, yaşlı ve çocuklarımız için daha fazla geç kalınmamalı.
Tatil başladı...
Yeni eğitim öğretim yılı yarıyıl tatili başladı. Çocuklarımız 5 Şubat Pazartesi gününe kadar dinlenecekler. 6'ncı sınıf öğrencisi Kızım Özgü de tatil yapan çocuklarımızdan.İlk dönemi taktirnameli karneyle tamamladı.Bir anne olarak başarıyı gördükten sonra mutluluğa sınır tanımlayamıyorum.Her anneye çocuklarından gelebilecek en güzel hediye başarılı bir karne olmakla beraber bazen çocuklarımız istenilen başarıy da yakalayamamış olabilir. Üzülmemek lazım. Çocuklarımızı da üzmeyelim. Daha iyiye planlar yapıp birlikte yürümeye devam edelim.Helede çocuğumuzun başarı ya da başarısızlığını başka çocuklarla, kardeşleriyle veya arkadaşlarıyla kıyaslamayalım. Çocuklarımıza en güzel miras çok iyi bir eğitim vermek.Ķızım Özgü ile birlikte tüm çocuklarımıza iyi tatiller diliyorum...