Ve, Kuraklık Kapımıza Dayandı!...

Mehmet Emin Danış 2024-06-09 10:48:11

.. felaketin belirtisi aslında 50 yıl önceden görülmüş ve önlenmesi için çalışmalara başlanmış ama delicesine tüketen biz, insanlar kalıcı tedbir almakta yeterli adımlar atmamışız..

Siz bakmayın, özellikle 6 Şubat depremlerinin ardından başlayan yağışlara.. Genel manzaraya bakarsak yurt genelinde neredeyse hergün yağış var ve biz sanıyoruz ki "bereket" gelecek... 

Büyük yıkıma neden olmayan bölgesel olaylar, genelde olayın yaşandığı ilin yerel medyasında haber olur. Bu nedenle diğer illerde pek duyulmaz...

Benim gibi mesleki nedenlerle sürekli gündem takip edenlerin de rahatlıkla gördüğü gibi  6 Şubat depremlerinin ardından başta Türkiye olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde irili ufaklı deprem, heyelan, sel, şimşek ve fırtına gibi afetler meydana geliyor.

Çünkü "küresel ısınma" kaynaklı iklim değişimi yaşıyoruz.

Aslında 2020'lerden sonra bu olayların oluşacağı ve dünyanın hızla çölleşeceğine dair bilimsel veriler 1990'lı yıllarda yayınlanmaya baslanmıştı...

Toplumsal farkındalık oluşması için, 1990'dan beri belki de 20'den fazla köşe yazısı yazan biriyim. Bütün duyarlı insanlar bu konuya önem verdiler ama yapılanlar sadece günlük ve geçici faaliyetlerden öteye geçemedi. Uluslararası faaliyetler bile terör ve savaşların gölgesinde kaldı.

Mesela Türkiye'nin en çok yağış alan illeriyle ilgili korkunç bir gerçekle örneklemek istiyorum.

Geçmiş yıllarda oluşmuş bitki örtüsüne baktığımızda adeta cennete benzeyen Samsun, Ordu, Antalya ve Muğla illerimiz maalesef "en yoğun kuraklığı" yaşıyor! Halbuki bu 4 ilimiz de neredeyse hergün yağış alıyor ama söylemek istediğim tehlikeli gidişatın acı örneği durumundalar.

Geçen hafta bu konuda bir açıklama yapan Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Fiziki Coğrafya Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İhsan Çiçek, iklim değişikliğiyle etkisini artıran kuraklığın Türkiye'nin birçok bölgesinde son 6 aydır şiddetli şekilde hissedildiğini söyledi.

Anadolu Ajans'ın haberine göre, Prof. Dr. İhsan Çiçek; "Türkiye'de özellikle Doğu Karadeniz'den, Samsun ile Ordu kesiminden başlayıp Antalya, Muğla hattına gelen bir kuşakta, son 6 aydır yoğun bir meteorolojik kuraklık yaşıyoruz" dedi.

Birleşmiş Milletler (BM), çevre sorunları hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla, 1972 yılında İsveç'in başkenti Stockholm'de düzenlenen Çevre Konferansı'nda aldığı kararla, 5 Haziran'ı "Dünya Çevre Günü" olarak kabul etti.

Her yıl farklı bir tema ve sloganın seçildiği Dünya Çevre Günü kapsamında bu yılki etkinlikler "Arazi restorasyonu, çölleşme ve kuraklığa dayanıklılık" teması ve "Nesil Restorasyonu" sloganıyla gerçekleştiriliyor. Yani bu felaketin belirtisi aslında 50 yıl önceden görülmüş ve önlenmesi için çalışmalara başlanmış ama delicesine tüketen biz, insanlar kalıcı tedbir almakta yeterli adımlar atmamışız..

Sözü Prof. Dr. İhsan Çiçeğ'in tavsiyeleriyle bitiriyorum:

Topraktaki organik madde varlığında yüzde 1'lik artışın, yaklaşık 11 ton suyun toprakta daha fazla tutulmasına olanak sağladığı bilgisini paylaşan Çiçek, kuraklıkla mücadele için suyun toprakta tutulmasını sağlayacak organik maddelerin artırılması tavsiyesinde bulundu.

Prof. Dr. Çiçek, alınabilecek diğer önlemleri şöyle sıraladı:

"Şehirlerdeki tatlı su ve temiz su kullanımının çok iyi yönetilmesi lazım. Bizim su bitmeden önlemler almamız lazım. Sürdürülebilir bir su yönetimine geçmemiz gerekiyor. Biz su zengini değiliz, su kıtlığına yakın, su stresi çekebilecek ülkelerdeniz. O yüzden de tarım politikamızı muhakkak değiştirmemiz, kuraklığa dirençli türlere geçmemiz lazım. Antalya'da subtropikal meyveler yetiştiriyoruz ama bunlar bizim ülkemize uygun değil. Bunlar çok su tüketiyor. Bu çok su tüketen meyveleri bizim yetiştirmemiz mümkün değil. Yetiştirmek bize zarar veriyor. O yüzden bizim sürdürülebilir tarıma ihtiyacımız var ve tarımı muhakkak planlamamız gerekiyor."

Mehmet Emin Danış

Bu yazı toplam 461 defa okunmuştur

Anasayfa