Kahramanları ve yaşantılarıyla tamamen hayal ürünü olup hiç de yabancı olmadığımız bir film.
3. Sahne
Bir tekstil fabrikası.. bütün işçiler harıl harıl çalışmaktadır. Ancak Habip Usta ve Cengiz Usta bir kuytuda kafa kafaya vermiş, birşeyler konuşmaktadır.
Cengiz Usta nedense durgun ve düşünceliyken, Habip Usta biraz daha hararetli ve zaman zaman işaret parmağıyla gökyüzünü gösterir gibi sallayarak konuşuyordu..
- Kardeşim, siz bizi anlamıyorsunuz, iş dünyası ve sendikacılık sizin bildiğiniz gibi işlemiyor..
- Tamam da abi, biz bir tavır almadıkça kimsenin bizi düşüneceği yok, günde 14-15 saat çalışmak bizi bitirdi, üstelik maaşlarımız ortada, mesai parası dedikleri üç kuruşla bizi sömürüyorlar..
- Bak, bunların hepsini konuşacağız, siz yeter ki inadı bırakın, birlik-beraberliğimizi bozmayın, söz veriyom sorunları çözeceğim. Zaten Selim Beyle de konuştuk, devreye o girecek..
- Selim Bey mi, eski milletvekili mi?
- He, O..
- Usta, o adamın bizim sendikayla ne alâkası var?
- Onun alakadar olmadığı bir yer mi var? Memleketin neresinde bir sorun varsa Allah razı olsun, hemen elini taşın altına kor..
- Yaw abi, onu memlekette gören mi var?
- Onun buralara gelmesine gerek yok, her yerde adamları var, o gerekmedikçe devreye girmez, bak bizim için işini gücünü bırakıp geldi..
- Burda mı?
- He ya.. Üç gündür burda, sana da selâmı var...
- Beni tanımaz ki..
- Tanımaz olur mu? "Kardeşime selâm söyleyin, arkadaşlarıyla beraber misafirim olsunlar" dedi. Yarın akşam için yemeğe davet etti.
- Bırak usta yaw. Benim onla işim olmaz..
- Yahu, gel, konuş, yine istersen aday ol.. Hem seninle ilgili güzel planları varmış, benden duymuş olma..
- Ne planı?
- Haberin vardır, eski bakan yeni bir parti kuruyor..
- Eee..
- Selim Bey de partinin kurucular kurulunda.. galiba seni il yönetimine alacakmış..
- Bırak usta yaw, ben bir işçiyim, partiyle ne işim var?
- Sendika başkanlığına girmiyon mu?
- Sendika başka, parti başka..
- Partisiz sendika, dernek, vakıf, oda, hatta spor takımı olmazzzzz.. aklını başına al, talih kuşunu kaçırma..
- Ya, sabır, Ya Allah!
- Bak kardeşim, inadı bırak. Gel yemeğe, Selim Beyi üzme, konuş, sonra bildiğini yap..
- Bak, peşin söylüyom, adaylıktan çekilmem ha..
- Çekilme, çekilme.. Neyse ben bahçeye çıkıyom, sana kolay gelsin. Selim Beye geliyor diyeceğim.. yarın sen tek gel, sonra arkadaşlarla da ayrı bir yemek yeriz..
- Tamam, gelelim bakalım, ne diyecek..
4. Sahne
Konuşmanın ardından tesisin bahçe kapısına doğru yönelen Habip Usta, makinelerin sesiyle bastırılan sesiyle kimse çaktırmadan söylenerek ilerledi..
"Pislik oğlu pislik.. sen gel, sana aday olmayı gösteririz.. kaç kuruşluk adamsın..."
...
5. Sahne
Bahçedeki bir kuytudan Selim Beye telefon eden Habip Usta..
- Vekilim, konuştum..
- Ne dedi?
- Nuh diyor, peygamber demiyor.. pislik..
- Davetimi söylemedin mi?
- Söyledim, naz etti ama zor da olsa kabul ettirdim..
- Aferin.
- Eyvallah, sayın vekilim, emriniz olur..
- Sen yanıma gel..
- Emredersin. Hemen izin alıp geliyom.. Nerdesiniz?
- Yazlıktayım.
- Emredersiniz..
...
Yarım saat sonra, Selim Beyin yazlık konutunda..
Selim Bey havuz başındaki şezlongda, haşemasıyla güneşlenmekte, kokteylini yudumlamaktadır.