Maalesef yeterli bilgi ve belgeden yoksun, çoğunlukla kopyala-yapıştır tezlerle doktorluk, profesörlük unvanı almış bilim insanlarımızın bile neredeyse kabul edebileceği bu kaynaktan, belgeden, delilden yoksun ifadeleri de “birkaç tık d
Farkında mısınız, bu ara, özellikle son 3-5 ayda sosyal medyadaki paylaşımların içerikleri değişti.
Önceleri sadece güzel anıların paylaşımı, yerel değerlerin tanıtımı veya toplum yararına bir gelişmenin duyurulması amacıyla kullanılan sosyal medyada şimdileri Türk ve Müslüman insanların imanına halel (bozma, bozukluk) getirecek haber, yorum ve görseller paylaşıyorlar.
Paylaşımlara derinlemesine bakan herkesin net bir şekilde görebileceği gibi Türkiye’de yaşayan insanların toplumsal değerlerini, tarihsel gerçeklerini, dinsel inancını, özellikle adalet olgusunu ve hatta bilimsel tespitlerini yalanlayan, karalayan, aşağılayan uydurma delillerle süslü pislikler salgılanıyor.
Mesela Allah’ın bizzat Kur’an-ı Kerimde bildirdiği yaratılış ve dünyadaki yaşamla ilgili verileri öyle ustaca dizdikleri sahte belge ve delillerle sunuyorlar ki en akıllı insan bile “acaba” diyor! Bu “acaba” bile insanın günahkâr olmasına sebep oluyor, iman zedeleniyor; bundan dolayı da “imandan vurdular imansızlar” ifadesini rahatlıkla kullanıyorum.
Şanlıurfa’da ortaya çıkan Göbeklitepe kalıntılarının 12 milyon yıllık olduğunu ve bu eserlere dayanarak Hz. Adem’den önce de yeryüzünde insanlar olduğunu apaçık ifadelerle dile getiren bazı kişiler “o halde bütün dinler uydurma” cümlesiyle özetlenecek tezlerini sosyal medya üzerinden beyinlere işliyorlar.
Maalesef yeterli bilgi ve belgeden yoksun, çoğunlukla kopyala-yapıştır tezlerle doktorluk, profesörlük unvanı almış bilim insanlarımızın bile neredeyse kabul edebileceği bu kaynaktan, belgeden, delilden yoksunifadeleri de “birkaç tık daha fazla almak” kaygısında olan zavallı fenomen adayları paylaşır oldu..
Diğer yandan gayet basit bir asayiş haberini bile abartılı ifadelerle zerk ediyorlar ki, düşman başına… “Allah, Allah”, “Aman Allah’ım” dedirten bu abartılı delilsiz, yalan haberleri de yine bizim “beğeni” tıklamalarıyla kendini “mutlu” hisseden “uyuşuk” beyinli sosyal medya fenomeni adaylarımız aracılığıyla milyonlara ulaştırabiliyorlar.
Devam eden davaların kanundaki boşluklardan kaynaklı gecikmesinden de faydalanan bu fikir katilleri her gün biraz daha sertleşen yorumlarla Türkiye’deki adalet anlayışına sistem üzerinden darbeler vuruyorlar. Onların bu vuruşundan politik kazanç uman muhalif politikacılar da sırf mevcut iktidarı yıpratmak düşüncesiyle bilerek veya bilmeyerek aynı kaynakları kullanırken “adaletin yıpranmasıyla kendisinin de zarar göreceğinden habersiz” bilinmeze koşuyorlar. Aynı şekilde bazı iktidar yanlıları da “mağdur edebiyatı yapmak” düşüncesiyle yine bilerek veya bilmeyerek bu kirli oyuna alet oluyorlar.
Bunların amacı ne iktidarın devrilmesi, ne de devam etmesidir. Bunların amacı ne bilimsel bir gerçeğin ortaya çıkması, ne de insanların gerçek bilgi edinmesidir. Bunların amacı tahmin ettiğimizden de uzun süredir devam ettirdikleri saldırılarını dolaylı yöntemlerle haçlı zaferine dönüştürmektir, kendi imanları gereği savaştıkları Müslümanlara karşı galip gelmektir.
Aklımızla oynuyorlar, imanımızdan vuruyorlar ve biz bu saldırılara karşı yeterli savunmadan yoksun durumdayız. Günü kurtarmaktan öte hiçbir etkinliğe yeterince mesai harcamayan politikacılarımız kanunlardaki açıkları kapatmakta geciktikçe ellerindeki “sosyal medya” silahıyla vurmaya devam edecekler.