Mesela İnsanların birbirine duyduğu güven duygusu gibi.
Çok zordur güven vermekte ve güvenebilmekte..
Ancak güvenirlik duygusunu kaybetmek saniyelik bir iştir.
Güven bir kere satıldığı zaman telafisi mümkün değildir.
Ve insanın içinde bir kuşku ve bir tereddüt kalır asla silinmeside mümkün değildir.
Dünya öyle bir yer oldu ki insanlar birbirinin kuyusunu kazar oldular, tanıdıkları veya tanımadıkları, aile içi ve dışı akrabalar da fark etmiyor bu devirde. Muhakkak eski çağlarda da güven ve güvensizlik üzerine insan ilişkileri kuruluyordu ve o zamanlarda da güven krizi vardı ama şu çağımızdaki insanlar gibi kan emiciler daha azdı. Bunun birçok sebebi var; nufüs artışı, teknolojk aygıtların fazlalığı, görsel medyanın kötü olarak sergilediği olaylar ve bunu daha cazip hale getirmesi, ekonomik ve maddiyat kavramlarının haddinden fazla yüceltilmesi sonucu hep ortaya çıktı.
Dostluklar, Kişinin birbirine karşı duydukları güven ve itimat sayesinde kurulur.
Dostluklar ayna gibidir, peygamber (S.a.v)efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuştur Mümin müminin aynasıdır, O aynaya karşılıklı bakılırsa hatalar düzeltilir ve ortadan kaldırılır.
Yoksa İnsanların güvenini kırarak, onları toplumdan uzaklaştırmak ve yalnızlaştırıp köle haline getirmekle hiç bir sonuca ulaşılmaz ve zenginlerin ve devletlerin toplum birlikteliğinden değil de bireysellikten haz aldığı bir gerçektir.Çünkü her zaman iktidarların, muhalefetin ve bürokrasinin yaptığı yanlışları ve onların işlediği suçların üstünü örtmek için bu bir gerekliliktir. Hiçbir yönetici ve yöneten, halkın ve işçilerin birlikte hareket etmesini istemezler, böyle bir şey kaldırırsa onu engellerler.
Bu istenmeyen şekilde güven krizi katlanarak devam eder ve ikili ilişkilerde, aile, eşler ve dostlar arasında, toplum dinamikleri olan patron, işçi, esnaf ve toplumun diğer fertleri içinde bu durum geçerlidir.
Özellikle ülkemizde bazı meslek kolları var ki toplumu zıvanadan çıkarmış durumdalar.
Bunların başında bazı amir ve memur aynı zamanda siyasetçiler gelir, toplumu birbirine düşürerek ortalığı elli altıya verirler ve sonra da gidip güzelce de topluma gülerler. Yolsuzluklar,hırsızlıklar, adam kayırma,torpille iş görme gibi bazen işlenen aynı olaya ve cezası da aynı olan bir suça bile aynı şekilde yaklaşmıyor yasayı uygulayanlar çünkü kiminin makamı, kiminin ise parası fazla(!)
Altta kalanın ve adamı olmayanın kanunlar önünde adaletsizlikten canı yanarak, devletine ve milletine küsmeye kadar varıyor.
Bunların başında boşanma davalarının, aldatmaların ve dolandırılmaların artması ise hepimizin dikkatini çeken önemli bir konudur. Bu durumların yaşanması ise teknolojinin bir telefon kadar yakın olması ve ekonomik sıkıntıların baş göstermesi sonucu diyebiliriz. Teknolojik gelişim çok önemli toplumlar için ama bunun kötü bir sonucu olarak da eğitimsiz, karaktersiz ve herkesin peşinden süreklenen bir topluma dönüştürüyor insanları ve özellike gençleri. Sorgulamayan bir gençlik, her şeyi bildiğini zanneden ama hiçbir şey bilmeyen ve farkında dahi olmayan,bir nesil ve sadece üç beş dakikalık sosyal medya videolarını izleyip, sonra da o bir şeyleri kendilerine amaç ediniyor ancak sonu tabii ki hüsran oluyor.
Para için hep zararlı birilerin fikirlerini popüler yapmak çok kolaydır günümüzde, bastırırsın parayı ve reklamını yaparsın, sonra da arkandan binlerce çoluk çocuk, aklını kullanmayı bilmeyen bir ton insan gelir.
Her şeyin yanlış olduğu yerde, biri çıkıp doğruları haykırdığında ise ona tepki vermek yerine, belki de dinlemek daha pozitif olacaktır ama bu durum da birilerinin işine gelmez ve gelmiyor da. Düzeltilebilir mi toplum, tabii ki düzeltilebilir ama bu hiç kolay değildir çünkü herkesin birbirini kandırma, dolandırma peşinde olduğu bir çoğrafyada zor. Özellikle bizim gibi ülkelerde akıldan çok, duyguya önem veren ve birkaç etkili konuşan veya marjinal davranan insanın ardına takılan bir toplum toplumumuz var. Bir şeyleri düzeltmek için önce en azından kendimizi düzeltebiliriz, bunun yolu da güvenilir ve sağlam bir karaktere sahip olmaktan geçer. Toplum veya yanınızdaki insanlar çukurun içinde debeleniyor diye, siz de orada debelenmek zorunda değilsiniz. Kendimizi geliştirip, güzelce bir hayat sürmeye bakmak gerekir. Kimsenin sırtından vurmadan, kimseye ihanet etmeden ve kimseye de rencide etmeden ve insanca
yaşanabilecek bir ortam yaratmak gerekir diye düşünüyorum.
Atalarımız güven ayna gibidir, bir kez çatladımı,hep çizip gösterir.
Hayatta en büyük güvendir, güven ruh gibidir, terk ettiği bedene bir daha asla geri dönmezmiş. Güvenli inşası edilmesi yıllar, kırılması saniyeler, onarılması sonsuza kadar sürer.