Sabahın erken saatlerinde yolcu vapurunun düdük sesiyle uyanmak isterdim...
Martılar, dalgalar eşlik etsin, yolcular heyecanla sevdiklerine koşsunlar...
Şapkalı beyefendiler, döpiyesli kadınlar ellerinde çantalarıyla defileye gider gibi iskelede yürüsünler...
Sahil bir anda panayır yeri gibi olsun, hasretle Ordu simidi alsınlar isterdim... Bir zamanlar size rüya gibi gelen bu güzel günleri yaşamıştık biz...
Ordu vapuru yıllardır neden gelmiyor bilen var mı?
Oysa denizi olan, iskelesi olan şehirde çok garip bir durum ...
Şimdi belediye gezi amaçlı seferler yapıyor ama bu durum günü kurtarıyor sadece...
Bu şehire şilepler de gelirdi çeşitli ülkelerden ve ekonomik katkı sağlardı...
Herkes payınca kazanırdı hareket ve bereket olurdu...
Ordu vapur iskelesi senden ne istediler bilemiyorum ama bize koca denizde bir kaç kayıkçıdan başka bir şey bırakmadılar...
Denizin balıklarını, bizim de Ordu vapur iskelemizi öldürdüler... Sonra boş boş mavilere bakarken bulduk kendimizi...
Kaptan! Ne olur gelsen yine düdüğünü çala çala bizim iskeleye; beraber maviye baksak sen denizine, ben gökyüzüne...
Bu yazı toplam 2087 defa okunmuştur