Taşbaşı’nı niye bu kadar sevdim, niye bu kadar benimsedim işte size cevabı...
Eskiye dair ne varsa her köşede, her adımda karşınıza çıkıyor....
Yoldan inerken gördüm onları... Yufka açıyorlardı.
Komşularıma dedim ki ”fotoğrafınızı çekebilir miyim “ biri tamam diğeri “yok beni çekme” dedi.
Durdum orada, seyrettim onları bir müddet eski sevgiliye bakar gibi...
Tek tek yufkaları ipek gibi açmalarını... Sonra, o koku! Bu, unun, ateşle birleşip saldığı efsane kokuydu...
Sacda pişirip, mangalda köz ateşinde kurutmak hele sıcakken içine bir de tereyağıda koyarsanız...
Yufka,çocukluğumda annelerimizin komşularla beraber pişirdiği özellikle ramazana ayına doğru kilolarca hamurdan hazırlık yaptıkları o tad... Sıcacık sıcacık küçücük ellerimize tutuşturulan yufkalar...
İşte o anları yaşadım yeniden...
Düz mahallem, çocukluğum, komşu teyzelerim ve daha çok annem vardı bu kokuda...
Mis gibi, tatlı, yumuşak, lezzetli, sıcak...
Komşum ellerine sağlık bir de “vereyim de biraz ye “dedin ya...
Bu yazı toplam 2362 defa okunmuştur