Dünya bir ekonomik krizden geçiyor. Özellikle bu covid sonrası neredeyse her şey alt üst oldu. Ülkemizde de ve ilimizde de durum farklı değildir.
Piyasalarda belli meslek grupları hariç yaprak oynamıyor. Herkes perişan, kapanan iş yerleri her geçen gün artıyor. Ekonomik kriz nedeniyle boşanma olayları da artış gösteriyor.
Yeni Türkiye’deyiz ama eski Türkiye’yi yaşıyoruz.
Neden mi ?..
Biz çocukken ayakkabımız yırtıldığında tamirciye götürülüp onarılırdı. Kıyafetlerimiz ise büyüklerimizden gelir terziye götürülüp küçültülürdü. Yeni Türkiye’de üç yıl öncesine kadar bu meslekler kan ağlıyordu. Çoğunluk hazır giyime yönelmiş, zincir mağazalardan bütçelerine göre alış-veriş yapabiliyorlardı. Şimdi dediğim gibi her şey tersine döndü. Türk lirası her gün değer kaybediyor. İğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Vatandaşın alım gücü her geçen gün düşüyor. Kurulan pazarlar bile artık pahalı geliyor. Kilo ile alınan meyveler ve sebzeler gram işi alınmaya başlandı. Kimse önünü göremiyor.
Rahmetli Turgut Özal’ın orta direk dediği kesim artık yok. Üst ve alt sınıf var. Toplumun belli bir azınlığı yaklaşık yüzde onu lüks içinde yaşarken, geri kalan yüzde doksanı ise nasıl geçinirim karnımı nasıl doyururum hesabı yapıyor.
Uzun lafın kısası bu bizde böylede o gelişmiş ülkelerde durumun hiçbir farkı yok.
Amerika’sı, Almanya’sı, Fransa’sı, Hollanda’sı, Rusya’sı, Çini v.s hepsinde ekonomik sıkıntı ve enflasyon var. Herkes dert yanıyor geleceğini bilemiyor.
Yalnızca o mutlu azınlık hesap yapmıyorlar. Çünkü onlar geleceğini bir türlü garanti altına almışlar.
Ya bizler… Rabbim sonumuzu güzel eylesin… Bu sıkıntılarda elbet bir gün öyle veya böyle geçecek. Önemli olan sağlığımızın iyi olmasıdır.