Mücadelemiz, savaşımız yeterli gelememiş olacak ki virüs kazandı.
Bir kez daha evlere, yaşadığımız kentlere hapis olduk.
Bu ay Karadenizli için evlere kapanma ayı değil.
Fındık bahçesinde iş yapma zamanı.
Gübre atacaksın, fındık dip sürgünü filizleri yapraklar büyümeden keseceksin, yabani otları kökten sökeceksin... bir sürü iş...
Sonra her evin önünde mısırdan, fasulyeye, kabaktan bibere, patlıcana, domatese dek her türlü sebzelerin ekilip, dikileceği tarla işleri.
Boşa geçecek bir saat bile yok.
Hele eve kapanıp yan gelip yatmak hiç olmaz.
Resmi kurumlarda çalışanından, emeklisine, köylüsüne, kentlisine köyü, bahçesi olan herkesin faaliyette olacağı günlerdeyiz.
Ramazan dolayısıyla sınırlı saatlerde çalışılıp ön alınacak bu işler pandemi yasakları dolayısıyla nasıl yapılacak?
Helede iller arası konulan yasak tam bir sorun, sıkıntı. Sınır illerin sınır ilçelerinde kontrol noktalarında vatandaş beyanına ve nüfus kayıdına göre gerekli esneklik sağlanmalı.
*
Covit-19 bulaşıcı hastalık belasını başımızdan def edemedik. Salgın geçen yılın sonlarına, bu yılın başlarında kontrol altına alınıp düşme yönünde eğilim gösterirken birden bire artışa geçip adeta patlama yaptı.
Yurtta günlük vaka sayısı 65 binlere doğru ilerliyor. Bu rakam daha düne kadar 10 binin altındaydı.
Türkiye'mizin salgın haritasında çoğu bölge sarı ve mavi renkdeyken her ne olduysa ülkemiz geneli bir ay içerisinde kırmızıya döndü.
Kırmızı rengin anlamı siz, biz, insanlar bu konuya gereken duyarlılığı göstermiyor demektir.
Kurallar sağlığımız için konuluyor.
Sorumlu vatandaş bilinciyle haraket edip tam uygulamalıyız. Kaldı ki konulan kuralın zor, uygulanmada güç olan tarafida yok.
Maske takacağız, ellerimizi sık sık yıkayacağız bir de insanlar arası mesafeli durmaya özen göstereceğiz.