AGORA MEYHANESİ

Can Acar 2021-12-01 00:01:26

Bilmeyenimiz yoktur bu eseri ; ama benim gibi çok ilginç ve hazin hikayesini bilmeyenleriniz de çoktur diye tahmin ediyorum.

Gelelim hikayeye;

1890’da bir Rum olan kaptan Asteri, Balat çarşısında bir meyhane açar. Meyhanesine de Rumca “meydan” anlamına gelen “Agora” adını koyar. Meyhane masa yerine kullanılan dev fıçıları ve ucuz şaraplarıyla kısa zamanda ün yapar. Ama meyhanenin ününü artıran olay ilgisiz bir biçimde İzmir kaynaklıdır.

Aradan zamanlar geçer...

Tarih 1959’dur.

Onur Şenli adında bir Tıp fakültesi öğrencisi komşu kızına aşık olur ama aşkına karşılık bulamaz. Aşk acısı ona soluğu birçok zaman, İzmir’in Agora semtinde aldırmaya başlar. Çünkü Agora salaş meyhanelerin mekanıdır. Bir gün bu salaş meyhanelerden birinde içtikten sonra eve gelir ve aşkına bir mektup yazmaya başlar.

Mektup şöyle başlar: “Sana bu satırları bir sonbahar gecesinin felç olmuş köşesinden yazıyorum.”

Onur Şenli, mektubun ileriki bölümlerinde farkına varır ki aslında bir mektup değil bir şiir yazmaktadır. Şiirine de şu adı koyar: Gece, Şarap ve Aşk

Onur, şiiri yayımlatmak için fakültenin dergisine gönderir, şiiri kabul edilir. Şiir dergide tam basılmak üzereyken, Ege Expresi gazetesinin kültür-sanat editörü tarafından görülür. Editör şiiri yayınlar ama adını değiştirerek. Şiirin adı olur Agora Meyhanesi olur.

Şiir o kadar sevilir ki, dillere destan olur. Hatıra defterlerinde yer alır, sevgililerin kulaklarına fısıldanır. Şarkısı yapılır, şarkıyı neredeyse ünlü olup da söylemeyen sanatçı kalmaz. Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Gönül Yazar, Behiye Aksoy sadece bunlardan birkaçıdır.

Şarkıyı dinleyenler İzmir’deki Agora’dan habersiz Balat’ta ki Agora Meyhanesi’ne akın ederler. Çünkü şarkıdaki Agora Meyhanesi’nin burası olduğunu düşünmektedirler. Haliyle geceleri burası hınca hınç dolmaya başlar. Öyle popüler bir mekan olur ki tam 286 Türk Filmi’nin meyhane bölümleri burada çekilir. Yani ucuz şarapların satıldığı meyhane Türkan Şoray’ları, Fikret Hakan’ları, Ayhan Işık’ları, Cüneyt Arkın’ları ağırlamaya başlar.

2000’li yıllardan sonrada kaderine terkedilir, çöplük olarak kullanılmaya başlar.

İnternetten bu resmi buldum. Agora meyhanesinin son hali…

Gelin o aşk dolu şiirin şarkılara konu olan değil tam metnini birlikte okuyalım.

Kalın sağlıcakla…

AGORA MEYHANESİ 

Sana bu satırları

Bir sonbahar gecesinin

Felç olmuş köşesinden yazıyorum

Beş yüz mumluk Ampullerin Karanlığında

Saatlerdir boşalan kadehlere

Şarkılarını dolduruyorum

Tabağımdaki her zeytin tanesine

Simsiyah bakışlarını koyuyorum ve kaldırıp kadehimi

Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum.

Burası agora meyhanesi

Burada yaşar aşkların en madarası ve en şahanesi

Burada saçların her teline bir galon içilir

Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir

Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin

Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir

Burası agora meyhanesi

Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası?

Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı

Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik

Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam elimde değil

Bu da bir nevi namuslu serserilik

Dışarda hafiften bir yağmur var

Bu gece benim gecem

Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği

Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu

Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum ve sana susuzluğumu

Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır

Umutlar tükenir, mezeler biter

Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden

Bu sarhoş şehrin üstüne

Birazdan bu yağmur da diner

Sen bakma benim böyle delice efkarlandığıma

Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver

Yarın gelir çamaşırcı kadın

Her şeyden habersiz onu da yıkar

Sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar?

Dedim ya burası agora meyhanesi

Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer

Burası agora meyhanesi

Burası kan tüküren mesut insanların dünyası."

(ALINTIDIR)

Bu yazı toplam 2312 defa okunmuştur

Anasayfa