Millet, Vekillerini Seçerken Çok Dikkatli ve Kıskanç Olmalıdır..!

Ahmet Yenin 2022-01-04 01:48:19

Atatürk” Saygıdeğer efendiler, pek güzel bilirsiniz ki sultanlarla, halifelerle yönetilmiş ve yönetilen ülkelerde yurt için, millet için en büyük tehlike, sultanların ve halifelerin düşmanlar tarafından satın alınmalarıdır.

Mecliste görülen aykırı eğilimler ve Nazım Bey’in Dâhiliye vekilliğine seçimi karşısında benimsediğim tutum

İşte arz etmek istediğim husus, bakanların seçimi ile ilgili kanunun değiştirilmesini gerektiren sebeplerden biridir. Efendiler, 4 Eylül 1920 tarihinde, Tokat Milletvekili bulunan Nazım Bey, 89 oya karşı 98 oyla, Meclis’çe İçişleri Bakanlığı’na seçildi. Nazım Bey, dakika kaybetmeksizin büyük bir acele ile makamına gidip göreve başladı. Bakanlık makamına gidip daha sonra Bakanlar Kurulu Başkanı da olmam dolayısıyla beni ziyarete geldi. Ben, Nazım Bey’i kabul etmedim. Yüce Meclis’in güvenini kazanarak seçilmiş olan bir bakanı kabul etmemekle yaptığım muamelenin mahiyet ve nezaketini elbette takdir ediyordum. Fakat memleketin büyük yararı, beni bu yolda harekete mecbur tutuyordu. Elbette, bu hareketimin sebebini açıklayıp ispat edeceğimden ve açıklayacağım noktanın yüce Meclis’çe de önemli görüleceğinden emindim. Efendiler, Meclis üyeleri arasından, aykırı birtakım prensiplere eğilim gösterenler ortaya çıkmaya başlamıştı. Bunlardan biri olmak üzere Nazım Bey ve arkadaşları en çok dikkatimi çekmişti. Nazım Bey’in, kendisinden daha Sivas Kongresi sıralarında aldığım safsatalarla dolu bazı mektuplarından, ne zihniyet ve karakterde bir kimse olabileceğini anlamıştım. Nazım Bey, milletvekili olarak Ankara’ya geldikten sonra, her gün yeni yeni siyasî faaliyetler gösteriyordu. Oluşmaya başlayan her siyasî grupla temas fırsatını kaçırmıyordu. Nazım Bey, bizzat veya dolaylı olarak yabancı çevrelerden bazıları ile temas yolunu bulmuş; onlardan teşvik görmüş ve yardım imkânları da sağlamıştı. Bu zatın Halk İştirakiyyün Fırkası (148) diye gayri ciddî ve sırf kendisine çıkar sağlamak üzere bir parti kurma teşebbüsüne geçerek, milliyetçiliğe aykırı faaliyet sevdasında bulunduğunu mutlaka duymuşsunuzdur. Bu zatın yabancı çevrelere casusluk ettiğine de asla şüphe etmiyordum. Nitekim daha sonra İstiklâl Mahkemesi birçok gerçeği ortaya koymuştu. İşte Efendiler, bu Nazım Bey, kendisinin ve arkadaşlarının yaptığı sürekli propaganda sayesinde ve bize muhalefete hazırlananların milletin yüksek yararlarını unutarak yaptıkları yardımlarla İçişleri Bakanlığı’na geçirilmişti. Böylece Nazım Bey, Hükûmet’in bütün iç idare makinesinin başında, memleket ve millete değil, fakat paralı uşağı olduğu kimselerin isteklerinin gerçekleşmesine en büyük hizmeti yapabilecek duruma gelebilmişti. Elbette Efendiler, buna asla razı olamazdım. Onun için İçişleri Bakanı Nazım Bey’i kabul etmedim ve istifaya mecbur ettim. Lüzum görüldüğü zaman da, Meclis’teki gizli oturumda, hakkındaki bilgi ve görüşlerimi açıkça söyledim.

Saygıdeğer efendiler, pek güzel bilirsiniz ki sultanlarla, halifelerle yönetilmiş ve yönetilen ülkelerde yurt için, millet için en büyük tehlike, sultanların ve halifelerin düşmanlar tarafından satın alınmalarıdır.

Bunun sağlanması, çoğu zaman kolaylıkla mümkün olmuştur. Meclislerle yönetilen ülkelerde de en tehlikeli durum, kimi mebusların, yabancıların adına ve hesabına çalınmış ve satın alınmış olmasıdır. Millet meclislerine kadar girme yolunu bulabilen vatansızlara rastlamanın uzak bir ihtimal olmayacağına, tarihin bu konudaki örnekleriyle hükmetmek zorunludur. Bunun için millet, vekillerini seçerken çok dikkatli ve kıskanç olmalıdır. Milletin yanlışlık yapmaktan korunması için biricik esenlikli yol, düşünce ve eylemleriyle milletin güvenini kazanmış siyasal bir partinin, seçimde millete yol göstermesidir. Genel olarak millet bireylerinin, adaylıklarını ortaya atan her kişi için karar vermeye yardımcı olacak doğru bilgilere ve doğru oya sahip bulunacağı varsayılsa bile, bunun doğru olmadığı dönemlerin denenmesiyle inkâr edilemez bir açıklık kazanmıştır. Nutuk’dan alınmıştır.

Bu yazı toplam 540 defa okunmuştur

Anasayfa