BİR İMZA GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ:

Ahmet Çakır 2022-04-12 01:51:35

Malumunuz geçen hafta kendi çapımızda bir kültür etkinliği yaptık. Eşi, dostu son çıkan kitabımın imza gününe davet ettik. Eksik olmasınlar, bir çoğu teşrif ederek bizi onurlandırdılar. 

Gelemeyip mazeret bildiren, mesajla ulaşan dostlarda dahil, hepsine çok çok teşekkür ediyorum, Allah hepinizden razı olsun.

Ayrıca çiçek gönderme nezaketinde bulunan, Altınordu Belediye başkanımız sayın Aşkın Tören'e, Merkez ilçe başkanımız sayın Selman Altaş'a, Eğitim- Birsen başkanımız sayın, İsmail Çelenk'e, yine çelenk gönderme duyarlılığı göstermiş, değerli hukukçu dostum, Av. İlhan Kurt'a şükranlarımı arz ediyorum.

Ve yine, daima dümeni iyilikten, güzellikten yana kıran iki emekli kaptan dostum, Hüseyin Gürleyik'e ve Hüseyin Salur'a yapmış oldukları fedakârlıklardan dolayı çok teşekkür ediyorum.

Darb ı mesel tadında, meşhur bir beyit vardır:

"Marifet (sanat) iltifata tâbîdir,

Müşterisiz meta zâyidir." Diye:

Bir kitabı yazıp, hazırlayıp, bastırıp, böyle bir etkinliğe sunmak, özellikle de günümüz şartlarında çokta kolay yapılabilecek bir iş değildir. Ortaya konan eser hiç iltifat görmezse, sanat ölür ve yok olur. Sanatçı yetişmez, şevki kırılır.

Bazan küçük hesap yapanlar, bütün bunların para için yapıldığını zannedebilirler.

Şunu bütün samimiyyetimle söylemeyim ki, Ordu da kitap bastıran on yazardan ancak ikisi, çok çüzî sayılacak bir kâr yapmışlardır. Diğerleri kitabın masrafını çıkartmışlarsa, mutlu olmuşlardır. Yarıdan fazlası masrafı da çıkaramamıştır.

O zaman niye kitap bastırıyorlar? Diyebilirsiniz:

Bu iş ancak tarihe bir not düşme, istikbale bir mesaj bırakma aşkıyla izah edilebilir.

Fani dünyaya veda ettikten sonra, gelecek nesillere seni hatırlatacak bir eser bırakmanın ayrı bir cazibesi vardır. İşte o cazibeye kapılanlar, bu meşakkati göze alabilirler. O masrafları önemsemezler.

İmza günleri; Eseri eşe dosta, özellikle kitap dostlarına ulaştırmanın bir vasıtadır. Yoksa, asl para kazanma etkinliği değildir.

Sade vatandaş bu etkinliğe katılmışsa, lütuf sayılır, katılmamışsa normal kabul edilir. Asla yadırganamaz.

 Ancak belli makam ve mevkide bulunanların, en azından davete mesajla da olsa bir karşılık vermeleri asgarî bir adab ı muâşeret kuralıdır.

 Özellikle bu makamın siyasi bir özelliği varsa, onların bu husustaki sorumluluğu dahada fazladır.

 Bir davası olan siyasi, o davanın adanmışlarıyla, dadanmışlarını birbirinden iyi ayırması gerekir.

 Adanmışı görmezden gelerek, yok sayarak, dışlayarak veya çantada keklik muamelesi yaparak bir iş başardığını zannediyorsa, kendini aldatıyor, camiayı yanıltıyor demektir.

 Dadanmışlarla gidilen yol, Hak'ka ve halka giden yol değildir. Hiç kimse bu yoldan giderek selâmet sahiline ulaşamaz.

 Beklentisi olmayan dostlar, ancak gerçekleri söyleyenlerdir. Hep duymak istediğimiz tarzda konuşanlar, dost değil, yalakalardır.

 Kralın biri dayanamamış, danışmanına: "Oğlum bir yanlışımı söylede, iki kişi olduğumuz anlaşılsın" demiş.

 Onun için bizler, dadanmışlara ve yalakalara karşı çok dikkatli olmak zorundayız. Yoksa ters köşe olduğumuzda, iş işten geçmiş olur.

Bu yazı toplam 2330 defa okunmuştur

Anasayfa