En Mükemmel Canlı da İnsan, En Cani Canlıda İnsan…!

Ahmet Yenin 2022-06-06 07:04:11

Yüce Allah’ın akıl vererek yarattığı en mükemmel donanıma sahip akıl sahibi canlı olduğu halde, iş şahsi çıkar olduğunda en “Cani” en “Acımasız”,En Gaddar” canlı olup kavak yaprağı gibi rüzgara göre dönebilen insan ve idarecilerin insana ve insan dostu canlılara gözünü kırpmadan yaptıkları insanlık dışı kötülükler…

En Mükemmel ama en cani canlı insanlar ve özellikle idarecilerin insanlara yaptıkları en büyük kötülük Hayatımızla oynuyorlar…!

Yüce Allah’ın akıl vererek yarattığı fani dünyanın olmazsa olmaz en mükemmel donanımlı canlısı insan dili dini ırkı ve rengi ne olursa olsun dünyanın her yerinde insan. Ama en donanımlı akıl sahibi bencil, cani canlısı da insan ne yazık ki.

Düşündüğünde insanın aklı, hafızası almıyor, insanın ve idarecinin şahsi çıkarı için insana yaptığı caniliği…

Evet, insanlar, insanların hayata dair karşılaşabilecekleri tüm zorluklara karşı koyabilmeleri için her türlü aracı gereci ve hatta insan görünümlü robotu yaptılar ama insanı yaşatacak kanı yapamadılar… Fakat cani düşünceli insanlar şahsi çıkarları uğruna insanları darda ve zorda bırakacak her türlü fenalığı insanlar için yaparak temel gıda maddelerinin geniyle oynamak gibi ahlaksızlığa imza attılar ve atmaya da devam ediyorlar ne yazık ki…

İşte bu konuda Prof Dr. Erkan Topuz beyefendinin insan yaşamını olumsuz etkileyen temel gıda maddeleri üzerinde insanlar eliyle oynanan tehlikeli oyunları ve entrikaları özenle kaleme aldığı ve anlayarak okuyanları ve hayata dair insan yaşamını olumlu ve olumsuz etkileyecek temel gıda maddeleri üzerinde oynana acı gerçekleri okuyup öğrenen sade insanlarımızdan ziyade ülkemizden, Ünye’mizden ve tüm insanlarımızdan ve ihata insan dostu canlılarını hayata dair can güvenliğinden sorumlu idarecilerimizi düşündürmesi gereken makalesi…

Baktım markette zencefilli gazoz da var, ithal etmiş büyüklerimiz, sağ olsunlar. İçinde zencefil var mı? Yok, aroması da, rengi de yapay.

Ama kendisi doğala özdeş.

Bizim bir çiçekçi var, serada karanfil ve gül yetiştiriyor.

Satmadan önce üstlerine koku sıkıyor.

Doğala özdeş gül!

Kayseri'nin en ünlü mantıcısına götürdüler, Kaşıkla diye bir yer.

'Yer' demek doğru değil, entegre tesis mübarek.

Bir kapıdan 80 kilo giren, diğer kapıdan 100 kilo çıkıyor.

"En iyi Kayseri mantısı burada"

Aldım iki kutu, eve getirdim koydum dondurucuya.

Bir ay sonra yemeğe kalktık, baktık mantı acılaşmış.

Niye ki? Et mi bozuldu?

Etin bozulması mümkün değil, çünkü et yerine soya kıyması kullanıyorlar, içinde et olan mantı neredeyse kalmadı.

Acılık içindeki azot gazından geliyor. Raf ömrü uzasın diye paketlenme aşamasında azotu basmışlar mantıya.

Doğala özdeş!

Bir bilgi daha: O, mantının raf ömrü uzasın diye içine konan azot gazı zamanla gıda zehirlemesine yol açıyor. Bunların hepsi doğayla özdeş gazlar. Onlara "gıda gazı" diyorlar. Azot gazı da, oksijen de istenmeyen durumlarda inert atmosfer oluşturarak gıdaların kısa sürede bozulmasını önlüyor. Mesela, taze etlere de oksijen gazı veriyorlar ki, hep taze, kıpkırmızı görünsün raflarda. Yasal bunlar, girin internete "gıda gazı" diye yazın, görün neler yediğinizi.

Markete üzüm gelmiş. Kırmızı, iri, dipdiri şeyler. Erik gibiler maşallah!

Nereden geliyor bunlar? Şili'den.

Şili mi?

Evet!

Kaç gündür buradalar?

3-5 gün oldu.

Düşünün, Şili'nin bir köyünde topluyorlar bunları. Uzun yolculuklar sonunda bizim kasabaya kadar geliyor. Bir süre bizim manavda bekliyor. Alıyorsun eve getiriyorsun, evde de3-5 gün daha, bana mısın demiyor. Hala kütür ,kütür.

İyi ama, nasıl?

Şahane şeyler var, adına ilaç diyorlar. Üzümlere verilen bu ilaçlardan birinin etiketindeki faydaları sayalım mesela:

Dane büyüklüğünü arttırır, Dane ağrılığını arttırır, Dane şeklini daha düzgün olarak değiştirir, Tam olgunlaşmadan daneye parlak sarı yeşil rengini verir, Dayanıklı ve dirençli kabuk sayesinde hasat ve hasat sonrası olabilecek yaralanmalar en aza iner, hastalıklara direnç katar, Kullanım dozu yükseldiğinde sofralık üzümlerde hasadı geciktirir. Raf ömrü uzar.

Nedir bu?

Sitokinin.

Büyüme hormonu.

Bakın şu şansa ki, sitokinin insanda da aynı işe yarıyor. Sonra anneler şikayet ediyorlar "ee benim çocuk erken kıllanıyor!"

Bu dünya böyle hanım abla, sen üzümü alırken kıllanmazsan, çocuğun kıllanır.

Adana'da çiftçilerle çalışıyoruz. Yaz güneşi altında soğutması olmayan tankerle süt topluyorlar mandıralara.

Şöföre soruyorum "Bozulmuyor mu bu sıcakta süt?"

"Abi, tankere iki bardak hidrojen peroksit döküyorum, akşama kadar bir şey olmuyor."

Hidrojen peroksit dediği şey kadınların saçlarının rengini açmak için kullandıkları bir kimyasal.

Çok kötü değil, sadece canlıları öldürüyor.

Süte koyunca bütün bakteriler ölüyor, geriye bozulacak bir şey de kalmıyor.

Doğala özdeş süt!

Bu anlattıklarımın hepsi yasal.

Temel problem şu ki: İnsan doğa ilişkisi değişti.

İnsan yeni bir doğa kurgusu yaptı, kendini doğanın dışına aldı, doğayı alınır-satılır mal yaptı, sentetikleştirdi ve tüketime sundu.

Hal böyle olunca, insan kendinin doğal bir varlık olduğunu unuttu.

(Beşer işte, unutacak elbet)

İnternetten pantolon, ayakkabı, peynir, arkadaş ve sevgili edinmeyi marifet bildi.

Optik kabloların sunduğu hayatı da hayat bildi. İnsan artık bu!

Doğala özdeş! Diyor, saygılar sunuyorum.

Bu yazı toplam 509 defa okunmuştur

Anasayfa