Geçen hafta iki ayrı ilimizde meydana gelen trafik kazalarıyla adeta televizyon karşısında izlediğimiz görüntülerle donakaldık.
Gaziantep'de otobüs, Mersin'de iki ayrı tırın meydana getirdikleri trafik kazalarında 36 vatandaşımız hayatını kaybetti, 57 vatandaşımız yaralandı.
Aynı gün içerisinde ülkemizin diğer köşelerinde kaç ölümlü, kaç yaralanmayla sonuçlanan kaza oldu bilemiyoruz.
*
Trafik kazalarını azaltma adına alınan tedbirler, yapılan konforlu yollar, otobanlar ölümlü kazaların bir türlü önüne geçemedi, aksine daha da artırdı.
Dünyada en fazla trafik kazası yaşayan ülkeler arasında ilk 10 ülke arasındayız. Ölümlü kazalarda en önlerdeyiz.
*
Bir araştırma haberi şöyle:
"Dünya Sağlık Örgütü'nün raporuna göre, 15-29 yaş grubunun hayatına kasteden bir numaralı tehlike, ölümcül bir virüs veya hastalık değil, trafik kazaları.
Dünyada her yıl trafik kazalarından 1 milyon 300 bin insan ölüyor. Aynı kazalarda 50 milyona yakın insan, bir çoğu kalıcı hasarlar alarak, yaralanıyor. Trafikte ölümlerin sayısı 2020'de 1 milyon 900 bin. Tüm dünyadaki ölümlerin nedenleri sıralandığında trafik kazaları bugün 9'uncu sırada yer alıyor.
Bana göre rapordaki en çarpıcı bölüm Türkiye ile ilgili.
Dünyada meydana gelen trafik kazası kaynaklı ölümlerin yarısı, 10 ülkede meydana geliyor. Bu 10 ülkenin arasında Türkiye de var. Toplam ölümlerin yüzde 48'inden sorumlu diğer ülkeler ise Brezilya, Kamboçya, Çin, Mısır, Hindistan, Kenya, Meksika, Rusya ve Vietnam. Türkiye'nin bu ülkeler arasında ne işi var.
HER YIL 10 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBEDİYOR
Son yıllarda Türkiye'de karayollarının hızla iyileşmesine, uluslararası standartlara ulaşılmasına rağmen, trafik kazalarında her yıl yaklaşık 10 bin insan hayatını kaybediyor. Yaklaşık 200 bin insan yaralanıyor.
Kazaların nedeni ise emniyet kemeri kullanım alışkanlığının azlığı ve aşırı hız… Yani trafik kazası kayıpları, önemli ölçüde hatalı insan davranışlarına bağlı. Trafik kazalarının önüne geçilmesinin önündeki en büyük neden, bu sorunun ne kadar büyük ve ciddi olduğunun henüz farkına varılmaması."
*
Kazaya neden olan sürücüler şayet ölmeyip sağ kaldılarsa hepsinin ifadesi sanki ortak.
"Ne olduğunu anlayamadım, aracın hakimiyetini yitirdim veya aracın freni tutmadı" gibi...
Gerçekte sorun, sıkıntı belli.
İnsan hatası.
Eğitim yetersizliği.
Trafiğin ne denli önemli, yaşamsal olduğunun farkında olamama...
*
Her yetkilinin, sokaktaki sıradan vatandaşın bile bildiği ancak görmezlikten geldiği sorun sistemimizde.
Araç muayene istasyonlarında araçlar için her yıl kimi araçlar için 2 yılda bir yapılan muayene o araçları kullananlar, direksiyonun geçenler için yapılmıyor.
Kişi sürücü belgesini aldı mı her şey o gün tamamlanmış oluyor.
Yıllar içinde sürücü hasta mı oldu, bağımlı mı oldu, şekeri mi ( diyabet) yükseldi, tansiyonu mu nüks etti, telefon bağımlısı mı oldu bilen, soran, sorgulayan yok.
Zaman zaman rastlıyoruz.
Seyir halindeyken 10'larca can taşıyan otobüs sürücüleri akıllı telefonlarında akıllara zarar işlerle meşgul oluyorlar.
Mesaj yazmadan tutunda canlı yayınlara, video izlemelere kadar her şeyi yapıyorlar.
*
Mesela aracın hız limitini ölçen takograf cihazı araca konuluyorda aracı yürüten sürücüyü kontrol ve denetleme adına aracın hareketi ile birlikte kayda geçen neden bir kayıt cihazı konulmuyor...!?
Araçları senede veya 2 yılda bir muayene eden devlet sürücüsünü 2, 3 veya her ne kadar sürede olacaksa muayene etmiyor.
Hasta mı, sağlıklı mı, gözleri görüyor eli tutuyor mu neden bakmıyor...?
Ruh hali iyi mi yoksa antidepresan ilaçlarıyla mı ayakta duruyor, ya da duramıyor?
*
Ülkemiz ölümlü trafik kazalarında dünyada ön sıralarda gerçeğini görüp bir an önce harekete geçmeliyiz.
Sorun sıkıntı belli ki insan hatalarında toplanıyor.
Trafikte insan hatalarının önüne geçecek tedbirler alınmalı, gecikmeden uygulamaya konulmalı.
Bu yazı toplam 1829 defa okunmuştur