Ne kadar çok okursanız o kadar çok cahil olduğunuzu anlarsınız.
Bu sözün doğruluğunu ne zaman fark ettim!
Bir kitap okuma grubuna katılınca…
Kendimce bir şeyler bildiğimi sanırdım.
Okurdum, yazardım, çizerdim…
Kitap okuma grubundaki arkadaşlar; konu edindiğimiz yazarlar hakkında derin analizler yapıyor; yazarın yaşadığı dönemi, dönemin siyasal durumunu derinlemesine tahlil ediyor, edebi ve siyasi sonuçlar çıkarıyor; cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki edebi akımların gelişim sürecini bir bilim adamı edasıyla gün, ay, yıl vererek, detaylı bir şekilde anlatıyor...
Vay be!
“Hiçbir şey bilmiyormuşum!” dedim.
Sanırım, gruptaki birçok arkadaş benim gibi düşünüyor olmalıydı.
Hayranlıkla dinliyorlardı, anlatıcı arkadaşları…
Bilgide, bilmekte sınır yok…
Biliyorum…
Bilmediğim konu yok…
“Cahil cesareti!” denir ya!
Aynen öyle…
“Bilirim, bilgiliyim…” demek…
Cahillik…
Araba kullanmayı yeni öğrenenlerde…
“Acemi şoförlerde” diyelim…
Çok yaşanan bir durumdur…
Acemi şoför, direksiyonun başına geçer basar gaza, resmen ölüme yürür…
Toplumun yüzde doksan beşi cahil cesaretli…
Bilgisi yok, fikri var…
Resmen 1700’lü yılları yaşıyoruz.
Kim ne yaşarsa yaşasın, bilmek çok güzel…
Arkadaşları can kulağı ile dinliyorum…
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Hamdi Tanpınar…
Kişilikleri, eserleri, düşünceleri, güçlü zayıf yanları, yaşamları…
Bir bir öğreniyorum...
Öğreniyorum…
Daha fazla öğrenmem gerektiğini fark ediyorum.
Bu hafta Peyami Safa konuğumuz…
İki hafta sonra da Reşat Nuri Güntekin konuk olacak…
Ve diğer haftalar…
Şiddetle tavsiye ediyorum, “Kitap okuma grupları” oluşturmayı.
İnsanın olduğu her yerde kitap okunmalı, bilginin tadına varılmalı…
Bilginin gücü bilfiil test edilmeli…
“Bilgi” diyorum…
“Kitap” diyorum…
“Oku” diyorum…
“Bilginin Gücü” diyorum…
Bu yazı toplam 1755 defa okunmuştur