Bu gün taş duvarlı evinizin önündeydik...
Ordu, seni uğurlamaya gelmişti...
Hafif de bir yağmur vardı...
Evinin camlarına baktım, bir daha
seni göremeyeceğimiz camlarına...
Garip bir duyguydu bu; eczanede sohbetlerimiz geldi aklıma ; o naif ses tonuyla konuşmalarınız . Kızkardeşin Ardem ablanın “niye sık sık uğramıyorsunuz” deyişleri ...
Aslında son bir yıldır onlarda pek uğrayamaz olmuşlardı yaşları gereği hastalıkları oluyordu..
Sırrıpaşada yürürken eczaneye bakmadan, selam vermeden asla geçmezdik...
Benim de hayatımı kurtarmıştı Dikran amca...
Çocukken ağır bir zehirlenme vakası yaşamıştım.Hiç unutmam annemin dualarını ve Dikran amcanın o tatlı gülümseyişini...
Çok iyi ve kıymetli bir doktorumuzdu...
Şimdi kafamda deli deli sorular sorular!!!
Yaşarken kıymetini ne kadar bildik !
Yıllardır adı onun yaşadığı sokağa verilsin diye çok çırpındık !
Neden verilemedi...
Bu gün onu gönderirken, önemli büyüklerimizi neredeydi ; göremedim ?...
Oysa onlar doğdukları bu topraklara kök salmışlardı ne pahasına olursa olsun terk etmedi...
Ayrışmadılar, ayrıştırmadılar...
Bizim zenginliğimiz böyle insan zenginliğiydi ; bir zamanlar o kadar güzel insanlar yaşardı ki ülkemde ...
Teker teker gidiyorlar işte; gittikleri yerler ışıklarla dolu olsun...
Dikran amca, güzel adam Ordu Sırrıpaşa seni çok özleyecek...
Bu yazı toplam 1864 defa okunmuştur