Ahmet Yenin

İNSAN

22 Şubat 2023 Çarşamba Saat: 08:51

Sorumluluk duygusuyla yaşayan akıl sağlığı yerinde insanlar, okurlar ve Ünyeliler; bugün sizlerle Atatürk önderliğinde silah arkadaşlarıyla birlikte aziz Türk milletinin can kanı pahasına, aç, açık, yoksulluk içerisinde yoğun bir mücadele vererek yüce Allah’ın yarattığı dili, dini ırkı ve rengi ne olursa olsun tüm insanlara ve insan dostu canlılara haktan, hukuktan ve adaletten ayrılmadan hizmet etmesi için kurduğu sevgi ve şefkat abidesi Türkiye Cumhuriyeti devletimiz adına aziz milletin hizmetine getirilmiş sevk ve idarecilerin “insanın ne insanı ne de Allah'ın herhangi bir yaratığını ezmeğe hakkı yoktur” başlığı altında diyanet işleri eski başkanı Prof.Dr. Süleyman ateş beyefendi tarafından 11 Haziran 2022 günü kaleme aldığı ibretlik makalesi.

Diyanet işleri eski başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş’e, işverenin, daha sevecen davranması gerekmez mi diye soran işçiye” insanın ne insanı ne de Allah'ın herhangi bir yaratığını ezmeğe hakkı yoktur ”dedi.

İşverenimiz, ya da devletin sahibi aziz milletin seçerek görev ve yetki verdiği seçilmiş ve atanmış sevk ve idarecimiz sinirli, bağırıp çağırıyor, bunu yapınca bo-şalıp rahatladığını, yapmasa krize girdiğini söylüyor. Biz de aynen günümüzde olduğu gibi devlette ve özel sektörde görevli olan çoluk çocuğumuzu düşünerek onun hakaretlerine tahammül ediyoruz. Yine de maaşımız var diye şükrediyoruz. Çünkü bizden kötü durumda olanlar da var...

Süleyman Ateş” Kişinin emri altında çalıştırdığı işçilere, hizmetçilere iyi, şefkatli davranması Kur’ân’ın emridir: “Allah’a kulluk edin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya, akrabâya, öksüzlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, ellerinizin (emrinizin) altında bulunan-lara iyilik edin. Allah, kururlu, böbürlenen insanları sevmez.” (Nisâ: 98/36)

Peygamberimiz de: “Emriniz altında bulunan hizmetliler, işçiler sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin emriniz altına vermiştir. Yediklerinizden onlara da yediriniz, giydiklerinizden onlara da giydiriniz. Onlara ağır işler teklif etmeyiniz. Eğer ederseniz onlara yardım ediniz!” (Buhârî, Îmân: b. 22; Müslim, Eymân: b. 10) buyurmuştur.

Yine o, ölüm hastalığında dahi hizmetçilere, zayıflara iyilik edilmesini tavsiye etmiş: “Namaza dikkat ediniz! Namaza dikkat ediniz! Elinizin altında bulunanlar hususunda Allah’tan korkunuz!” (Ebu Dâvud, Edeb: 124) buyurmuştur.

Toplumun özellikle zayıf, ezilen insanlarına iyilik etmeyi, şefkat ve merhamet göstermeyi buyuran daha pek çok hadîsi şerîf vardır.

Her insanın onuru vardır, değeri vardır. İnsanın ne insanı ne de Allah'ın herhangi bir yaratığını ezmeğe hakkı yoktur. İnsan davranışını, kendisini karşıdakinin yerine koyarak düzenlemelidir. Acaba kendisinin yaptığı hakaret, haksızlık kendisine yapılsa buna dayanabilir mi veya razı olur mu? Eğer kendisi razı olmayacak, dayanamayacaksa kendisi de o dayanılmayacak haksızlığı, hakareti başkasına yapmamalıdır. Müslüman ona derler ki, kendisi için istediği şeyi başkalarına da ister; kendisine yapılmasından hoşlanmadığı şeyi başkalarına yapmaz.

Şunu iyi bilmelidir ki yaratıkların gerisinde Hak vardır. Sallanan haksızlık kılıcı, Hakka değer, döner haksızı perişan eder.

Verây-ı halk Hak’tır attığın taş incitir Hakk’ı

Kılıçtır vurma göğsün parçalar dil, dilsizin hakkı!

“Hak kulundan intikamı yeni eabdiyle alur

Bilmeyen ilm-i Ledünnü anı kul etti sanur!”

Her şeyin başında doğruluk, dürüstlük, güzel ahlak gelir. Şair ne güzel söylemiş!

Sen usandırma êli, êlde usandırmaz seni

Hîlekârlık eyleme kimse dolandırmaz seni

Korkma düşmandan ki ateş olsa yandırmaz seni

Müstakim ol Hz. Allah utandırmaz seni