KUL HAKKI

 Yüce Allah akıl vererek yarattığı dili, dini, ırkı ve rengi ne olursa olsun tüm kullarına bana ait kusurlarınızla gelin, ne gerekirse ben yaparım,bana kul hakkıyla gelmeyin karışmam buyurarak, kul hakkı yiyenlerin sadece kendileri değil, kul hakkı yiyenden dünyaya gelmiş ve gelecek olanların ister sade vatandaş isterse etkili yetki makam ve mevkilerde olsunlar, yaşamları boyunca asla rahat nefes alamayacaklarını buyurmaktadır.

Rahat nefes alamamak, rahat konuşmamak, rahata el kol hareketi yapamama, rahat ve iştah ile gülememek, can, mal ve namus korkusuyla Allahın bahşettiği şekliyle huzur ve güven içerisinde insanca yaşayamamak demektir. Kul hakkı yiyen sade vatandaşlar ile özelliklede seçilmiş ve atanmışların ne kendileri, nede ailesi ve evlatlarıyla onlardan doğanların rahat nefes alamadıkları,doğacaklarında alamayacakları gün gibi ortada.... 

Allah kul hakkı yiyenleri ailesi ve evlatlarıyla, onlardan doğan ve doğacak nesillerini er ya da geç birbirlerine düşürüyor. Rahat nefes almak ayrıcalıktır. Rahat nefes alamayan rahat düşünemez... Rahat nefes alamayan rahat ve anlaşılır şekilde konuşamaz... 

Rahat nefes alamayan, rahat adım atamaz, ayakları birbirine dolanır... Rahat nefes alamayan asla ve asla rahat hareket edemez... 

Kısacası kul hakkı yiyen rahat nefes alamaz, kul hakkı yiyen hiçbir hal ve durumda rahat harekete edemez. Rahat nefes alıp, rahat hareket ederek can, mal namus korkusu, kuşkusu yaşamadan huzur ve güven içerisinde Yüce Allah'ın yarattığı dili dini ırkı ve rengi ne olursa olsun tüm yaratılmışlar ve hatta insan dostu canlılar dahil hep beraber omuz omuza gül gibi yaşamak ve birlikte yaşadıklarını da aynen kendin gibi yaşatabilmek için kul hakkı yemekten kesinlikle kaçının buyurmaktadır... Kul hakkı yiyenler, kul hakkı yiyenlerin nezdinde ben biz görevimizi hakkıyla yaptık diye kendi kendilerini avutabilirler avutuyorlar zaten ancak Yüce Allah'ın adaleti hiç şaşmaz, er ya da geç gerçekleşir.

 Kul hakkı yenilenlerin ah’ı, kul hakkı yiyenlerin sadece kendilerinden değil, ailesi ve evlatlarıyla kendilerinden doğanlardan çıktığı gibi doğacaklardan da çıkacağı kaçınılmaz bir gerçektir.