15 Kasım 2023 Çarşamba Saat: 14:27
Yüce Allah akıl verip yarattığı dili, dini, ırkı ve rengi ne olursa olsun erkek kadın hiçbir insanı, özellikle de varlık sebebimiz kadını ne anasız nede vatansız koymasın…!
Ülkemizi ve insanlarımızı özetleyen bu makalede sorumluluk duygusuyla yaşayan herkes için alıp hayatına uyarlayabileceği çok ama çok acıklı malzeme var.
İnsanoğlu doğuşunda masum ve son derece iyi ve güzeldir. Ama dünya ve hayat geçmişten günümüze kadar var olup gelen tabii toplum içindeki sayısı bir elin beş parmağını geçmeyecek kadar az olan art niyetli bir diğer ifade ile hamuruna çamur karışmış insan demeyelim de varlıklar insanlık dışı icraatlarıyla kendilerinden daha çok söz ettirecek olumsuz insanlık dışı hareket sergiledikleri için bu bedava hayata meyilli insanları kötü ediyor ne yazık ki.
İşte bu makalede almak isteyen her akıl sahibi ve akıl sağlığı yerinde, düşünerek sorarak ve sorgulayarak yaşayan insanlarımıza yeteri kadar alıp hayatına uyarlayarak kullanabileceği insan hayatına dair acı ama gerçek hayattan alınmış malzeme var.
İyi ve güzel ahlaklı vicdanlı insan evladı tarafından kaleme alınmış bu özel ve önemli makaleyi paylaşarak okuyup, daha çok insana okutup hayatın acı gerçeklerini iliklerinde hissederek insanca yaşamak ve birlikte yaşadıkları insanları da aynı minval üzere yaşatmak isteyen insanlarımıza karınca kararınca katkımız olsun istedik.
Babam uzun süredir yere serilmiş yatakta yatıyordu, işten güçten elini çekmişti.
Döşüne oturdum hafif hafif zıpladım, halam beni indirmeye çalıştı.
Babam "bırak zıplasın" deyip saçımı sırtımı sıvazladı. Elime halamın yaptığı börekten aldım bitirene kadar babamın göğsünden inmedim. Annem epeydir evde yoktu hiç lafı sözü edilmiyordu.
5-6 yaşlarındaydım, birkaç gün sonra babamın üstünü örttüler, öldü dediler.
Köy evinin camından ellerimi çeneme koydum babamın yıkanmasını seyrettim, hiç ağlamadım.
Halamla ikimiz kaldık evde, 3 çocuğu vardı ama onlarda annem gibi yoktular.
Gece halam beni karşısına aldı "annen olacak karı benim herifle çekti gitti, seni yanına almayan annen benim çocuklarıma ana olacakmış bundan sonra" dedi.
Birkaç gün sonra saçlarımı taradı, çiçekli entarimi giydirdi, elimden tuttu köy otobüsüne binip şehre gittik. Bütün gün çarşı pazar gezdik akşama doğru beni bir bakkala bıraktı "sen burada otur benim işim var" dedi gitti.
Hava karardı gece oldu bakkal amca dükkânını kapattı elimden tuttu beni evine götürdü. Beşikteki bebeğiyle oynadım, karısı karnımı doyurdu yattık.
Sabah erkenden bakkal yine elimden tuttu beni dükkânına götürdü, patates çuvalının üzerine oturttu.
Bakkala gelen giden "bu çocuk kim" diye sorduğunda "babası öldü, anası kocaya kaçtı, halası bana bıraktı, çocuk isteyen olursa ver dedi" dedi.
Çocuk aklımla kötü durumda olduğumu anladım, entarimin çiçekleriyle, oturduğum çuvaldaki patatesin kurumuş çamurlarını temizlemekle ilgilendim, sanki benden bahsetmiyorlarmış gibi.
Birkaç gün böyle geçti, bir adam geldi "hadi kızım sen çık biraz oyna" diye beni dışarı çıkardı. Epey sonra bakkalla beraber dışarı çıktı elimden tuttu beni evine götürdü.
Öğretmenmiş, bana evde yapmam gerekenleri bir bir saydı, benden küçük bir oğlu vardı, karısı ölmüş.
Evini toplardım, oğluna ablalık ederdim. Yıllarca beni evinde barındırdı. Yaşıtlarım okula gitti beni hiç okula göndermedi.
Büyüdüm tam bir ev kadını oldum.
Bir gün öğretmenin sık sık gelen ablası yanında gençten bir oğlanla geldi, oğluymuş.
Öğretmen "bu artık senin kocan" dedi, elime bohçamı verdi yolladı.
Ne düğün oldu ne nikâh oldu, kaynanamla beraber evin kadınlığını yaptım.
Çocuklarım oldu, tarla bahçe hayvan edindik kendi düzenimizi kurduk.
Kocam çok iyi adamdı, kötü sözünü duymadım, hiç el kaldırmadı, nur içinde yatsın.
Ömür dediğin buysa benim ömrüm böyle geçti, 78 yaşındayım.
Bana akşam ne yedin diye sorsan bilmem ama çiçekli bir entari görsem çamurlu bir patates görsem burnum sızlar...!!!!