6 Aralık 2023 Çarşamba Saat: 11:32
Evet saygıdeğer insanlar ve okurlar Yazar, Murat Demirocak kardeşimizin " İbretlik hikâye "başlığı altında kaleme aldığı ibretlik hikayesi olan örnek insan Tokat’ta olduğu gibi az sayıda da olsa Ülkede ve dünyada da var. Aslında tüm insanların aileleri öyle yada böyle bir şekilde parçalanmadan ibretlik hikayeleri olsa da herkes hepimiz ibret alsak.
Çünkü insan akıl sahibi canlı. Akıl sahibi insan düşünerek kendi aklını kullanarak sorarak sorgulayarak hür ve özgürce yaşar. Âmâ İnsan okuyup öğrenmeden ilim bilim sanat tahsil etmeden kendini değiştiremez, en önemli sermayesi olan aklını geliştiremez. İnsan değişmeyince aklı gelişmeyince cahil kalıp düşünerek, sorarak sorgulayarak yaşayamaz.
Dolayısıyla başkalarının salyalı ağzına bakarak ama günümüzde olduğu köle olarak başkalarının salyalı ağzına bakarak, o başkalarının izin verdiği kadar yaşar. İnsanların okuyup öğrenerek kendi hür iradesiyle yaşaması en tabii hakkıdır…
Ama bencil insanlardan ziyade, bencil idareciler insanların bu hakkı insanca kullanmalarına insanlığın doğuşundan günümüze gelişine kadar, insanları Allah ile din ile iman ile aldatarak, en önemlisi cahil bırakarak bir şekilde mani oldular ve halende oluyorlar.
Bütün bu vahim gelişmelere ve olumsuzluklara rağmen bir şekilde parçalanmış ailelerden devede kulak misali de olsa Tokatlı evlat gibi ibretlik hikâyesi olan evlatlar çıktı ve çıkıyor.
Hâlbuki akıl sahibi tüm insanların huzur ve güven içerisinde insanca yaşamaları gerekir. Ama kendinden başkasını düşünmeyen, kendinden başkasına huzur ve güven içerisinde insanca yaşama hakkı tanımayan bencil insanlardan ziyade benci idareciler bedava lüks hayat sürmek için insanların cahil kalmasına kendileri gibi düşünerek bedava yaşayan insanlık düşmanı bencil devlet idarecileri vasıtasıyla zemin hazırlıyorlar.
Devletin sevk ve idarecileri arasında kendilerini gizlemeyi başaran bencil idareciler ah bir tükense, tüm insanlar okuyup öğrenerek cahillikten kurtulup huzur ve güven içerisinde insanca yaşam sürerler. Ama bu haram düzen bu insanlık düşmanlarınca öyle köklü bir şekilde dizayn edilmiş ki, kendilerinin başlattıkları haram düzeni sürdürecek idarecileri devletin sevk ve idarecileri arasına bir şekilde sokmayı başarıyorlar ve sen ağzınla kuş tutsan onların bu yanlışını saf ve temiz kalpli insanlarımıza anlatamıyorsun, anlatmaya çalıştığın insanlar ama onların alnı secdeye varıyor diyerek seni duymadıkları için anlatamıyorsun aynen günümüzde olduğu gibi.
Ama bu böyle gelmiş asla böyle gitmez gitmeyecek. Bu aziz millet düştüğü düşürüldüğü cahil bırakılıp köle gibi kullanıldığı yerden ayağa kalkarak bu insanlık düşmanlarına haddini bildirerek köklerini kazıyıp toplum içinden atmak suretiyle devleti ve milleti bu asalaklardan kurtarıp ibretlik hikayesi olacak insanların aileleri parçalanmadan huzur ve güven içerisinde ibretlik hikayeleri olacak inşallah.
Buyurun Tokatlı Hüseyin Özer kardeşimizin İbretlik hikayesini okuyun, çevrenizde mutlak surette böyle ibretlik vakalar vardır sonları kötüye gitmeden yuvaların parçalanmasına dur deyin. İnsanların aileler parçalanarak değil, parçalanmadan ibretlik örnek alınacak hikayeleri olsun…
" İbretlik hikâye "
“Tokat'ın bir köyünde, daha 10 yaşını bile doldurmamış bir çocukken babası tarafından evlatlıktan reddedilir...
Aynı gaddar babası, annesiyle de yollarını ayırarak onu birkaç keçiyle birlikte bir çobana verir...
Hem koyun güdüp hem de çoban Celal emmiden okuma yazma öğrenince babasını hayatlarından çıkarmak için Ankara'ya silah almaya gider, üstelik biletini de annesi alır.
Fakat 11 yaşındaki bir çocuğa kimse iş vermez..
Ulus'ta çakmak satarak günde 75 kuruş kazanmaya başlayınca gidip bir ciğerci ile anlaşır ve günde bir öğün ciğer yiyerek hayatta kalır.
Sıhhiye'de bir tuvalette yatıp kalkar.
Anne tarafından kalan tarla 2'ye bölünmesin diye karşısına çıkan abisi onu zehirlemeye çalışır, fakat durumu fark edip kurtulur...
O günden sonra silah almaktan vazgeçip tüm bağını koparıp İstanbul'a gider.
Bir meyhanede komi ve bulaşıkçı olarak çalışmaya başlayınca biriktirdiği parayla bir kömürlük kiralar ve orada yatar.
Aynı zamanda emekli bir albaydan çok ucuza haftada 1 kez İngilizce dersi alır.
Bilet için parası yetince İngiltere'ye gider ve iş bulduğu kebapçının bodrumunda kalır.
Tuvalette yıkanır fakat asla pes etmez.
Peki, sonra ne mi olur?
Aradan yıllar geçer ve yükseldiği o kebapçıdan çıkıp, bir lokanta açar.
Yılmadan çalışır ve bugün Londra'da önünde kuyruklar oluşan ‘Sofra’ ismindeki restoran zincirini kurar.
Eskiden çalıştığı lokantayı satın alır ve yemeklerini İngiltere kraliyetine sunan ünlü biri haline gelir.
Bu yüzden ‘İngiliz Kraliyet Ailesi’ne Türk yemeği yediren adam’ lakabını alır.
İşte bu ibretlik hikâyedeki kişi, fotoğrafta gördüğünüz,
İngiltere'nin ünlü Tokatlı şefi,
70 yaşındaki
‘Hüseyin Özer’dir...”