25 Aralık 2023 Pazartesi Saat: 11:06
Türk Milleti Bilgisizlikten Çekti, Öğrenmedikçe Daha Çok Çekecektir…
Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahibi azizi Türk millet Yüce Allah’ın insanlığın en büyük baş belası cahil insanlar ve idarecilerdir ,bu cahil insanlardan ve idarecilerden okuyup öğrenerek ilim bilim sanat tahsil ederek kurtulmaları ve hep berber huzur ve güven içerisinde omuz omuza insanca yaşamaları için akıl verip yarattığı tüm kullarına “OKU “ey kulum Oku buyruğuna rağmen okumayıp öğrenmeyip dün bugün ve halen daha okumayıp öğrenmeyip başkalarının salyalı ağzına bakarak idareci seçmekten dolayı çok çekti ve böyle okumamaya öğrenmemeye devam eder ise daha çok çekecektir.
Bunu sadece ben değil, okuyup öğrenip kendini değiştirip aklını geliştirip düşünerek taşınarak sorarak sorgulayarak toplumun ortak ve adil çıkarını düşünerek yaşayan akıl sahibi ve akıl sağlığı yerinde tüm insanlar söylüyor.
Sadece ülkemiz Türkiye de değil tüm dünyada yaşayan insanların huzur ve güven içerisinde insanca yaşaması için gayret edenlerden yazar kardeşimiz Hasan Hoslar’da “ Türk halkının başına her ne kötülük gelmişse bilgisizlikten gelmiştir” başlığı altında kaleme aldığı makalesinde aynı düşünceleri paylaşıyor.
Buyurun okuyun okutun daha çok insan okusun ve öğrensin de başkalarının salyalı ağzına bakmak yerine bizzat okuyup öğrenerek kendine gelsin…
Türk halkının başına her ne kötülük gelmişse bilgisizlikten gelmiştir.
Bilgisizlikten çok çekti, daha da çekecektir.
Bunun bir kader olduğuna inanıyor.
Bilgisizliğinden kaynaklandığının farkında değil.
Çünkü inancını en doğru ve mutlak bilgi zannediyor.
Bilgiyi edinmeyi sevmiyor, gereksiz ve kâfirlik olarak görüyor.
Zaten her şeyin en doğrusunu ve en iyisini bildiğine inanmış.
Felsefeden nefret ediyor.
Çünkü felsefe soru sormaktır.
Türk halkı soru sormuyor.
Bunun nedeni, tüm tarihte yalnızca dogmatik kafa yapısı ile varlığını sürdürmüştür.
Tarih boyunca güçlü bir orta sınıfa sahip olamamıştır.
Okumayan, okuduğunu anlamakta gücük çeken, bilgi ve zeka düzeyi düşük, merak etmeyen ( insanın başına ne gelirse meraktan gelir ), şüphe etmeyen ( fazla şüphe etme kafayı yersin ) soru sormayan ( fazla soru sorma içinden çıkamazsın ) araştırmayan ( fazla kurcalama kafan karışır ) eleştirmeyi bilmeyen, denemeyen, gözlemlemeyen, ispat ve kanıt istemeyen, gerçek ve doğrunun ispat edilebileceği bilincinde olmayan, çoğunluğun inandığını, söylediğini ve onayladığını öngörüsüz kabullenene ( bu kadar insan boşuna mi inanıyor vs. ), birey olma bilinci gelişmemiş, biat kültürü ile yetişen insanlardan oluşan bir millet. Böyle bir toplumda halkı kandırıp, kullanmak, güdümünde tutmak, sömürmek ve yönetmek kolaydır.
Felsefe ve bilimsel kitap okuyanlar doğal olarak değişmeye başladığında şaşırırlar, kızarlar, suçlarlar, karşı çıkarlar, kafayı yediğini düşünürler ( çok okudu sıyırdı ).
Din ile bilimin, dinsel düşünce ile bilimsel düşüncenin dinsel yaşam ile bilimsel yaşamın, dinsel kitaplarla bilimsel kitapların farkının, bilimin, bilimsel düşüncenin, bilimsel kitapların yararlarının, dinin, dinsel düşünce ve dinsel kitapların zararlarının, çatıştığının, uzlaştırılamayacağının bilmiyor, bilimin dinden ( Kuran ) geliştiğine inanıyor. Bilimsel kitap okumanın dini inancı zayıflattığından ve inançsız ( kafir ) olacağından korktuğundan düşünmeye yanaşmıyor.
Dini inancının zayıflamasının ya da yok olmasının insanları ahlaksız yapacağına inanıyor. Oysa tam tersi, daha ahlaklı yapacağının farkında ve bilincinde değiller.
Oysa ülkeye bir baksa ahlaksızlık diz boyu ve bunları yapanların hepsi Müslüman. Buna da bir kulüp bulmuş "Bu gerçek İslam değil, kusur İslam’da değil Müslümanda, bunlar gerçek Müslüman değil, bunlar dini istismar edenler".
Bu kafa yapısı okumaz, öğrenmez, değişmez, gelişmez, dönüşmez, düşünmez, aydınlanmaz. Çünkü tüm bunlara düşman.