Ahmet Yenin

Aykırı Düşünüp Yaşayan Allah Dostu İnsanları Koruyalım

9 Ocak 2024 Salı Saat: 12:15

Ülkesinin ve milletinin ortak ve adil çıkarı için aykırı düşünüp çalışan ve yaşayan insanları günümüz de de olduğu gibi kendisi ve bir avuç yandaşının şahsi çıkarı için çalışanları birbiriyle karıştırmayıp ayırt ederek yaşar isek hep beraber huzur ve güven içerisinde insan onur ve gururuna yakışır biçimde insanca yaşar topluca kazanan ülkemiz ve insanlarımız olur. Aksi halde Tolstoy acı örneğinde olduğu gibi tren garında donarak hayata yapayalnız veda ederiz. Dün bugün ve halen daha olduğu gibi kaybeden ülkemiz ve insanlarımız olur öylede oluyor zaten…

Hak Hukuk ve Adalet insanı emekli savcı Hâkim Av. Metin Kazan kardeşimizin 27 Ağustos 2023 tarihinde kaleme aldığı bu özel ve önemli ibretlik makaleyi okuyun bundan sonrası için dahi olsa düşünerek sorarak, sorgulayarak yaşayın ki memleketin ve milletin ortak ve adil çıkarı için çalışan insanların kadrini kıymetini bilerek yaşayalım.

Toplumun ortak ve adil çıkarı, toplumun ortak ve adil kazanıp huzur ve güven içerisinde insanca yaşaması için çalışanlar toplum tarafından takdir edilmeleri şöyle dursun sürekli hor görülüp dışlanmışlar ve Tolstoy acı örneğinde olduğu gibi bir tren garında yapayalnız başına donarak ölmüşlerdir. Sebebi nedir tabii ki cehalet cahillik. İnsan cehaletten cahillikten nasıl kurtulur da akıl sahibi insana yakışır biçimde huzur ve güven içerisinde insanca yaşar ve birlikte yaşadıklarını da aynen kendisi gibi hür özgür ve bağımsız yaşatır.

İyi ve güzel ahlaklı vicdanlı örnek insanlar insanlığın doğuşundan günümüze dek kör topal da olsa gelişine kadar tüm insanların ve hatta insan dostu canlıların huzur ve güven içerisinde can, mal ve namus korkusu kuşkusu yaşamadan hür özgür ve bağımsız yaşamaları için mücadele etmiş ama en çok mağduriyeti onlar yaşamışlardır, hem de huzur ve güven içerisinde yaşam sürmeleri için gayret sarf ettikleri insanlar tarafından. Düşünürsek, düşünerek yaşar isek ne kadar acı değil mi, iyi yaşam sürmeleri için gece gündüz demeyip çalıştığınız insanlar tarafından biraz ağır olacak ama ne yazık ki acı örnekleri ülkemizde ve dünyamızda çok kendilerinin insanca yaşama sürmeleri için çalışanları vahşice katlederek hayattan koparmaları. Buna bastığı dalı kesmek denir.

Bizde bizim gibi okumayıp öğrenmeyip başkalarının salyalı ağızlarına bakarak köle gibi yaşamayı tercih eden toplumlarda çok yaşanır ve halen daha yaşanmaktadır ne yazık ki…Halbuki, akıl sahibi insan birazcık ta olsa düşünerek yaşamaya gayret sarf etse kendisi için çalışan insanı üzmesi şöyle dursun daha çok koruyup kollayarak öylesi çalışkan iyi ve güzel ahlaklı insanların toplumda sayılarının artması için çalışmalıdırlar hem de var güçleriyle. Ama aksi yaşanıyor ülkede ve dünyada ne yazık ki. İnsanların topluca huzur ve güven içerisinde yaşamaları için dişini tırnağına takarak uğraş verenleri sen misin bu milletin gözünü açmaya çalışan deyip sormadan sorgulamadan tek tek katlediyorlar. Ya da cezaevlerine tıkarak yalnızlaştırıp kaderine terk ederek Tolstoy acı örneğinde olduğu gibi bit Tren garında donarak ölmelerine sebep oluyorlar. Siz siz olun düşünerek yaşayıp senin ve ülkenin ortak ve adil çıkarı için çalışanlar seninle aynı görüşü paylaşmamış olsalar dahi onların yaşayıp toplumda sayılarının artması için çalışın ki toplum ve ülke topluca kazanmış olsun…

"Kalbim çok şey öğrendi ve yaşadı. Bu sayede deliliği, akıllılığı, bilgeliği öğrendim. Ama anladım ki bu da zor bir iş. Çünkü bilgeliğin olduğu yerde fazlaca üzüntü var. Çok şey öğrenmek isteyen kişinin çok acı çekmesi gerek." demiş ve bir köşede yalnız, acı çekerek hayata veda etmişti Tolstoy.

Gerçekten de bilme isteği zor bir düşünsel eylem!

Ne kadar çok öğrenirsen, o kadar çok ıstırap çektiriyor öğrendiklerin sana. "Felsefe derinliği" dedikleri bu olmalı. Bu sebeple "düşün-bil acısından" kurtulmak istiyor insan; bazen aklını sarhoş etmeyi seçiyor. Yine de kaçınılmaz şekilde anlam arayışı, hakikati bulma çabası, toplumsal sorunları çözme isteği bir türlü bitmek bilmiyor içimizde...

Erasmus'un Deliliğe Övgü'sünün nedenlerini şimdi daha iyi anlıyorum.

Akıl terazisi hem bilgeliği, hem de bilmenin verdiği acıyı beraber çekemiyor bende. Bilge olma yolunu seçenleri ise kutlamak istiyorum, çünkü derin düşünmede daha fazla ilerleyemiyorum ben. Kaçıp uzaklaşmak istiyorum kendimden, öğrenip bildiklerimden, sonrası zihnimde beliren iç düşüncelerden...

'Bilmemenin/bilmeyi istememenin konforlu yaşamı ne güzelmiş' meğer(!) Ama kimisi için "bilmeyi istemek" bir tutku işte, Tolstoy gibi neticesi acı çekmeyi göze almak demekmiş...