16 Mart 2024 Cumartesi Saat: 10:11
Bir belediye başkanının en önemli görevi ilindeki nüfusu yerinde tutmak, ekonomik olarak refah içinde yaşamasını sağlamak olmalı.
İstihdamı geliştiren çalışmalarında bulunup yerli yabancı sermaye çevrelerini iline toplayıp onlara sağlayacağı altyapı destekleriyle hemşehrilerini iş sahibi yapabiliyorsa, köyünde, beldesinde, ilçesinde tutabiliyorsa görevinin üstesinden bir basamak daha fazlasını yapmış olur.
Yoksa yol, su, kanalizasyon, park, bahçe yapmakla belediyecilik yapılıyor yapılmasına ancak işin özdesine inip kalıcı hizmetler bırakmak esas olmalı.
*
Bir konu daha var ki yerel yönetimleri çok daha ilgilendirdiği kanısındayım...
İçinde yaşamaktan ve kimliğini taşımaktan gurur duyduğumuz, mutlu olduğumuz Ordu ilimiz bunun zararını yıllardır görüyor.
Bizlerde yaşıyoruz.
( Bugün Ordu-Giresun Havalimanı'nda uçuş uygulamalarında yaşanılanlar gibi...)
Çevre illerin baskın politikacıları ile güçlü sermaye çevrelerinin lobi faaliyetleri maalesef ilimizi dar alana hapsediyor.
Hizmet almada Ordu ilimiz yakın iki büyük ilin baskılarıyla bir türlü kendine gelemiyor.
Net tarifleyeceksek; Samsun ve Trabzon illerinin Ankara yönetiminde etkili olmaları Ordu ilimizin gelişmesine, dışarıya açılmasına sekteye uğratıyor.
Bu durum o derece ileri gitti ki ilimizi temsilde bile yetersiz kaldık...
Böyle durumlarda ilimiz Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilecek güçlü bir belediye başkanı kötü niyetli dost olmayan etrafımızdakilerin hayallerine engel koyabilir.
*
Seçimlere 2 hafta kaldı.
Aylardır süren seçim kampanyasında şu aralar belediye başkan adayları projelerini açıklıyorlar.
Açıklanan projelerde çok iyi olanlarda var sıradan olanlarda...
Geçen yıldan bu yıla değişime uğrayan yeni yapılan hizmetlerde pişmanlıklar da...
Mesela, mevcut Ordu Büyükşehir Belediye Başkanımız Dr. Mehmet Hilmi Güler'in büyükşehir belediye önü ve karayolu için düşündüğü projesi pek bir güzel.
Bir Ordulu olarak heyecan duyduk.
*
Belediye önündeki kavşağı ve karayolunu yeraltına almayı, üstünü meydan olarak düzenlemeyi içeren proje keşke birkaç yıl önce düşünülseydi, geçen yıllarda yapılan düzenlenme sırasında yapılsaydı...
Şimdi programı alınması bir anlamda yap- yık gibi birşey olmuyor mu?
Sonra şehiriçi trafiği içinden çıkılmaz hale getiren otopark projelerinde de geç kalındı. Ulaşım, yürümek, rahat haraket edebilmek için yapılan kent içi sokak cadde ve yolların park haline getirilmesi, araç trafiğine ayrılan yolların daraltılması vatandaşa eziyet, sıkıntı verdi, veriyor.
Nihayet bu sıkıntının farkına varılıp Altınordu, Fatsa ve Ünye’de katlı otopark planlaması iyi olmuş.
Dilerim bu otoparklar kent estetiğini bozan, görselliği ile uzun yıllar insanlara moral bozukluğu yapacak şekilde inşa edilmezler.
Devasa bir beton kütlesini şehrin ortasına yerleştirirlerse vay halimize.
Çirkinlik abidesi böylesi yapılardan komşu ilimiz Samsun'da, Ankara'da, İstanbul'da var.
Bu noktada bir vatandaş olarak beklentimiz şehir yapısını ve estetiğiyle barışık bir eserin yapılması. Kaldı ki bir öneri sunmak istesek, eski Valilik binası bulunduğu Taşbaşı Mahallesinde yeraltı otoparklar olabilir. Bu bölgedeki arazinin eğiminden de yararlanılarak üzerinde yapı bulunmayan park ve bahçelerin altına yeraltı şehirleri gibi otoparklar yapılıp yapılamayacağı bir araştırılsın derim...
Bizimkisi yalnızca bir düşünce...
Teknolojinin olmadığı 100'lerce yıl önce yeraltı şehirleri, kaleler inşa eden ve halen bugün kullanımda olan yapıları görünce Boztepe'nin derinliklerinde neden otoparklar olmasın ki? Üstüne üstlük bu parklar Allah korusun bir savaş yaşayacak olursak sığınacağımız yer olur.