4 Mayıs 2024 Cumartesi Saat: 08:51
Nîsan'ın son günü, yazarlarımız Muzaffer GÜNAY ve Abdülkadir DEMİR Bey hocalarımızla; wefâtının 18. sene-yi devriyesi münâsebetiyle, 83 yıllık ömrünün çoğunu Ordu'nun kültürü, sanatı, târihi, coğrafyası, basını, ekonomisine adayan ve bunlara dâir fiilî görev ve deruhte ettiği hizmetler yanında ayrıca, AÇILIŞINDAN BUGÜNE ORDU İMAM-HATİP OKULU Kitabı dâhil çeşitli konu ve sahalarda 50 civârında esere imza atan, ORDU ANSİKLOPEDİSİ oluşturacak çapta arşiv bırakan, bu gün Ordu ile ilgili her yazı, ya da eserin kaynakça bölümünde en kalabalık yeri alan, memleket sevgisini fedâkâr çalışmalarıyla gösteren, bu yönüyle hepimiz ve gelecek nesiller için önemli bir örneklik teşkil eden merhum Üstâd Sıtkı ÇEBİ'yi, BAYADI GERİŞ CÂMİİ hazîresindeki kabri başında ziyâret edip YÂSİN-İ ŞERÎF okuduk.
SITKI ÇEBİ'DEN KÂFFE-İ EHL-İ ÎMÂN'A
Hem kendisi, hem orada medfûn bulunan diğer ehl-i îmân mevtâ din kardeşlerimiz ve de tüm ölmüşlerimiz için duâlar ettik.
LAHANA ÇORBA, GILİK EKMEK; YÜKSEL HOCA
Bu arada, bize okumada yardımcı olma yanında taptâze pancar çorbası ile fırından yeni çıkmış GILİK dediğimiz zarif boyutta, mis kokulu mısır ekmeği, ayrıca kahve ikramlarıyla da güzel ev sâhipliği yapan İmam-Hatip arkadaşımız Tuncay YÜKSEL Bey hocamıza da ayrıca ve tekrâren teşekkür ediyor, nice böyle hayırlı wesîlelerle görüşmeyi umuyoruz.
MISIRDAN KAHVEYE, DUT'TAN BAHÇEYE
Nice böyle derken, câmiin avlusunda bol dutlu ağaç dikkâtimizi çekti. İnşâllâh bir âfata uğramaz da yemek nasîp olur.
CÂMİLER, AĞAÇLAR, EZANLAR
Bu konuyu açarken asıl câmiye dikkât çekmekti gâyemiz. Etrafında yaşlı Ulu ağaçlar da var bol miktarda. Çayır-çimen, oturma yerleri. Tüm câmiler olduğu gibi burası da her anlamda bir sığınak. Etrafı ferah. Namazımızı da kıldık orda.
SEN OKURSUN, BEN ÇEKERİM
İnşâllâh ezan okumak için de ayrıca geleceğiz. Abdülkadir Hoca; "Sen okursun, ben de dışarda etraftaki çiçekler ve de ezan'ın ulaştığı güzel manzaralarla berâber çekerim" diyor. Biz de; inşâllâh dedik.
MEDİCAL BÜFE, EDİTÖRYÂL SOHBET
O gün bununla kalmadı. Mâdem başladık, aynı günden gidelim. Muzaffer Bey'in yeni yayınlanacak Ordu'nun değerlerini tanıtan bir kitabıyla alâkalı olmak üzere bir yayın editörü arkadaşla görüşmesi varmış. Bizi de dâvet etti. Bizim de canımıza minnet zâten. Sonuçta biz de bu saha ve sektörle ilgili değil miyiz? Biz de kitap yayınlama düşüncesindeyiz.
YAZI GANÎ, ŞİİR ÇOK; KİTAP YOK!
Bunu derken, hem çocuklar, hem çevre sıkıştırıyor, hem de bu kadar birebir yazıyla ilgili olmak, sosyâl medya yanında gazete ve dergilerde devamlı yazmakla berâber kitaba dönüştürmemek arkadaşların ilgisini çekip sık sık soruyorlar. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte mecbûriyet gözüküyor.
KAYSERİ'DEN KONYA'YA,
MALATYA'DAN ÇANKIRI'YA
Zâten bir saat kadar önce GERİŞ'te kamelyada kahve içerken Muzaffer Bey telefonu uzatarak bizi Prof. Dr. Celâl KIRCA Bey hocamızla görüştürdü. O öteden beri bu konuda tazyikte bulunuyordu zâten, bu defâ da vayağı yüklendi kitap yayınlamak noktasında.
Çocuklar da dün artık kendileri ile bizzat el atmışlar, şöyle yazdılar:
Babacıım, Şiirlerini toplarla düzenle burda bastırcaz. İstediğin adette basıyorlar. Ben görüştüm konuştum..."
ET(N)İK TAZYİK, EDİTÖRYÂL İLTİFÂT
Dolayısıyla, bizim de yayın sürecinde olduğumuz şu saatte bizimle değerli tecrübelerini paylaşan, diğer yandan günlük yazılarımız konusunda iltifatlara boğan ve ayrıca ikramlarda bulunan bu arkadaşlarımıza da ayrıca teşekkür ediyoruz.
Evet; 30 Nîsan dolu dolu geçti. Hattâ ajandama o günün başlığını ÇOK DOLU DOLU BİR GÜN diye atmışız. Satır başları olarak kaydettiğimiz sayfanın sonuna da şöyle bir not düşmüşüz:
"Her biri en az bir yazılık ve her durağı yazılarımıza dâir iltifat ve kitaplaştırma noktasında teşviklerle geçen bir gün."
HATTÂ; GÜN, BENİM GÜNÜMDÜ ÂDETÂ
Hattâ, akşam da Muzaffer Bey'in ORİMDER'de konuşması vardı. Orada da günümüz öğretmen-öğrenci etkileşimi konusu bağlamında konuşulurken, şu an Proje İmam-Hatip Lisesi'nde Güzel Sanatlar Dersi Öğretmenliği yapan Ertuğrul ATASEVER Bey hocamızın söz alıp, konuşması esnâsında bizi kitaplara ilgi ve ilgilendirmemiz bağlamında okumaya-yazmaya birebir özendiren bir hoca keyfiyetiyle zikretmesi husûsu da bizim için sevindirici oldu. Bu anlamda bugün benim günümdü âdetâ. Çok şükür. Rabbimiz, zâhiri kadar bâtınının da böyle sevinçlerle netîcelenmiş olacak olmasını lûtfeylesin; Âmîn.
FETİH AYI, AVNÎ SAATİ, MÎLÂT GÜNÜ
Mayıs'ın ilk günü de dernek faaliyetlerimizden öte, irfânî çabalarımız bağlamında bir niyet, çaba ve sohbetin hazırlık ve icrâsı çerçevesinde geçti. Bu noktada, MÎLÂT diyebileceğimiz bir faaliyetin başlangıç târihi oldu. Haber şöyle:
*TDED ORDU ŞÛBESİ DİL BURCU EDEBİYAT
SOHBETLERİ AVNÎ
DÎVÂNI'YLA BAŞLADI... *
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Ordu Şubesi, DİL ve EDEBİYAT sohbetlerini, FETİH AYI münâsebetiyle, erbâbınca, edebî yönü de en az sultanlığı kadar güçlü olduğu, hattâ pâdişah olmasaydı edebî yönüyle de en az bu kadar tanınan biri olacağı kabûl edilen Fâtih Sultan Mehmed'in AVNÎ DÎVÂNI OKUMALARI'yla başlattı.
FÂTİH DÎVÂNI VE ŞERHİ
Prof. Dr. Muhammed Nur DOĞAN'ın FÂTİH DÎVÂNI ve ŞERHİ adlı eserinden yapılan sohbetin öncesinde AVNÎ'nin edebî yönü ve DÎVÂN hakkında bilgiler verilip Peygâmberimize (SAV) övgü niteliğinde, NA'T diyebileceğimiz muhtevâda yazılan ELİF bölümü gazellerinden ilki okunup açıklandı.
ATILIM MÎLÂT, KATILIM
MÜTEVÂZI
Mütevâzı bir keyfiyette başlayan sohbetlerin her Çarşamba Saat: 18.00 olarak sürdürüleceği, gitgide artan bir ilgiye mazhar olacağı inancı belirtilerek, NİYET HAYIR ÂKIBET HAYIR, hâlisâne başladık; FETİH AYIMIZ mübârek, İstanbul'umuz YENİDEN O ESKİ İSTANBUL olsun inşâllâh duâ ve niyetiyle çıktığımız yoldaTüm Edebiyat ve ecdadsever dostlarımızı bundan sonraki programlarımıza bekliyoruz denildi.
YELKENLER BİÇİLECEK,
YELKENLER DİKİLECEK!
Fiiliyle İstanbul ve çağları, şiiri(yeti)yle gönülleri fetheden Fâtih'e Fâtihalar yolluyor, tahsîli, dâvâ ciddiyeti, gayreti, rûhu, şahsiyeti ve sanatkâr yönü dâhil onu bütün vecheleriyle nümûne edinen nesillerin çoğalması niyâzıyla Rabbimize yalvarıyoruz.
FETİH YÜZYILI, HİDÂYET ÇAĞI
Netîce îtibârıyle; Yüce Mevlâmızın, başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere hiç bir coğrafyada mazlum kalmadığı, insanlığın gönüllerinin fethedildiği hidâyet çağını görmeyi, bu mutluluğu tüm dünyâya yaşatmayı bizlere nasîp etmesi ümîdiyle cümleye buradan sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...