6 Temmuz 2024 Cumartesi Saat: 08:53
Zam sağanağı altında kaldık.
Maliye Bakanlığı'nın gelir toplama adına vergi artırımları bir yandan, akaryakıt zamlarıyla yükselen fiyatlar bir yandan...
Zam sağnağı altında kaldık.
Bunaldık.
İğneden ipliğine hayatımız zamlandı.
Sorgulamamız lazım.
Neden bu hale geldik diye.
*
85 milyon nüfuslu ülkemizin konfor içinde artan fiyatlardan bihaber yaşayan, gelirinin kaynağı ve sınırı belli olmayan yüzde 15 veya 20'lik kesiminin yaşam standartları bu ülkenin geneline ölçü olamaz.
Zam kararı verenler bu kesimin içinde olduğu için artan fiyatlardan geçim sıkıntısı çeken halkın neler yaşadığının farkında değiller.
Tek kelimeyle geçinemiyoruz.
Vatandaş olarak zamlar karşısına düşünemez, konuşamaz olduk.
Her yerde zam var.
Marketler günlük fiyat ayarlanıp gece etiket basıp sabaha etiket yenileniyor.
TÜİK' in açıkladığı enflasyon oranlarıyla bizim yaşadığımız enflasyon çok farklı.
Bunu birileri bizlere izah etsin.
Anlaşılır gibi değil.
*
Hayatımızda devletin almadığı tek vergi biraz komik olacak ama nefes alma vergisi kaldı!
Nefes almadan da vergi alınırsa iş tamamlanır!
*
Geçenlerde elektriğe gelen yüzde 38'lik zam haberini TRT radyosunda haberlerden öğrendim.
TRT spikeri zam haberini okurken "elektrik kilowatt saatine yüzde 38 oranında yukarı yönde ayarlama yapıldı" dedi.
Kısa yoldan yüzde 38 "zam" yapıldı demedi.
Esasında haberciliğin kurallarından biri de bir olayı en az kelimelerle en kısa yoldan anlatmaktı.
TRT "zam" kelimesini kullanmama adına olsa gerek lafı eveledi geveledi.
Radyodan dededen toruna dünden bugüne "ajansları" dinleme geleneğini sürdüren dinleyicisine haber vermeden elektriğe gelen neredeyse yarı yarıya zammı net cümlelerle anlaşılır şekilde söylemedi, söyleyemedi.
Yuvarladı gitti.
*
Bizim çocukluğumuzda zam haberlerini ülkemizi yöneten siyasi iktidarların en üstü Başbakana okuttururlardı.
TRT arşivini açsınlar, baksınlar. Dürüstlüğü ile gönüllerde daima yaşayan, vatansever, Türk milliyetçisi rahmetli Başbakan Bülent Ecevit'e çok "zam" haberleri okuttular, "zam" haberleri verdirdiler.
Şimdilerde muhalefet partileri temsilcilerinin dışında siyasi iktidar mensuplarının "zam" kelimesini ağızlarına almıyorlar.
*
Hele gıda fiyatları.
Aldı başını gidiyor.
Halkımız yeterli düzeyde beslenemez oldu.
Hastaneler yetersiz beslenmenin sebep olduğu çocuk, yetişkin hastalarla dolu.
Diğer yandan devlete bağlı sağlık kurumlarında sağlıklı tedavi alamaz olduk.
Özel hastaneler bambaşka hikaye...
Çaresiz kalıp özel hastaneye muayeneye giden biri elini veriyor kolunu alamıyor.
En az fiyatla bir muayene için 3 veya 5 bin lira harcama yapmak durumunda bırakılıyor.
Paranın adı var kendi yok deniyor.
Milletçe hak etmediğimiz bu durumdan geçiyoruz. Acilen kurtulmamız lazım. Mutlaka bir çare olmalı.
Bugünlerimiz iyi günler deniliyor. Daha kötüsü nasıl olur tasavvur bile edemiyorum...