21 Temmuz 2024 Pazar Saat: 01:35
Uzaylılar öğle yemeği molası için gittikleri gezegenlerinden dönüyorlardı... Ufo'nun dijital göstergelerinde tuhaf hareketlilik başladığında, dünya yörüngesine ulaşılmıştı..
(SENARYO)
Uzaylılar öğle yemeği molası için gittikleri gezegenlerinden dönüyorlardı...
Ufo'nun dijital göstergelerinde tuhaf hareketlilik başladığında, dünya yörüngesine ulaşılmıştı..
Araçta bulunan teknik görevliler, uzay saatine göre bir saatlik zaman geçmesine rağmen dünya ölçeğinde 2 bin yıl geçtiğini tesbit ederler...
Dünyadaki bu zaman aralığında yaşanan değişim ise oldukça büyük sonuçlar doğurmuştur.
Onların bir saatlik zaman diliminde bıraktığı insanlar ve doğa büyük değişim yaşamış; ilkel dünyalıların yerine tekonolojik değişim geçirmiş bir nesille karşılaşılmıştı..
Elbette bu muhteşem değişimin boyutlarının olumlu veya olumsuz etkileri tesbit edilmeden sahaya inilip yarım bırakılan eselerin inşasına devam etmek risk taşıyordu...
Olağan üstü toplanan Ufo Bilim Komisyonu, dünyadaki değişimin vardığı noktayı tesbit amacıyla iki görevlinin ışınlanmasını ve onlardan gelecek rapor sonucuna göre bir program uygulamayı kararlaştırmıştı..
Bu iki görevlinin insan kılığında ve çalışma alanı bölgesinde yaşayan insanların ortak özelliğine göre ortak karekterlerle donatılması da kararın bir parçasıydı..
Ufo'dan yapılan manyetik alan taraması sonucu Adıyaman merkezli, Şanlıurfa, Diyarbakır, Elazığ, Malatya, Kahramanmaraş ve Gaziantep illerini kapsıyordu..
Ekibin inşaat çalışması öncesi yaptığı analiz verilerinde kayıtlı şalvar, yakasız gömlek, yelek, takke, dize kadar uzanan beyaz yün çorap, bele sarılı kuşak, başı saran poşu ve çarıklı, çoğunluğu uzun saçlı ve sakallı, kürtçe, türkçe ve yer yer arapça karışımı sonradan osmanlıca olarak adlandırılacak dil konuşan erkek tipi örneğinin aksine yeni verilerin ortalama sonucuna göre bütün bu dillerin karışımına ek ingilizce, almanca ve hatta japonca'yı bile kullanan çoğunluğu kot pantolonlu, t-sirtli, kısa saçlı, bıyıklı ve kirli sakallı, boynunda değişik zincir takıları ve ellerindeki tesbihleriyle karma bir model erkek imajı oluşmuştu..
Daha önce gömlek, zıbın, şalvar, çorap, önlük, kendine has başörtüsü, takıları ve çarığıyla tek tip kaydedilen kadın kıyafetinin aksine, çoğunluğu kısa kollu bluz, kot ve değişik modellerde ayakkabılar giyen başı kısmen örten tülbentiyle yüzündeki tüylerden ve kaşındaki fazlalıklardan arınmış bakımlı bir kadın tipi şekillenmişti..
Dönüştürücü cihaza giren iki görevli kısa sürede kodlanan bir çift insan tipine girmiş ve çok dilli bir lehçeyle konuşmaya başlamışlardı..
Zaman kaybedilmeden 2150 metre rakımlı Nemrut Dağı'nın tepesindeki Commagene Krallığı kalıntıları olarak isimlendirilen alandaki sunak kısmına ışınlanan bu iki insana bölgede en çok kullanılan Mehmet ve Zeynep isimleri verilmişti..
Tesadüf bu ya, Adıyaman'da turizm sezonuydu ve çoğunluğu türklerden oluşan Alman, Japon, Koreli turistler harabeleri inceliyorlardı..
Her ihtimale karşın düşünce okuma ve görünüm değiştirme yeteneğine sahip Zeynep ve Mehmet, kendilerine kodlanmış karma kişiliklerinin özelliklerini yansıtmaya başlamışlardı bile..
Zeynep, aniden göz yaşı dökmeye başladı...
Ağlama sebebini soran Mehmet'e geride bıraktığı arkadaşlarını özlediğini söyleyince,
"La, kes zırlamayı, şimdi biri görecek.." diyen Mehmet'ten ilk doğal tepkiyi alınca pusmak zorunda kaldı..
Göz yaşını tülbentinin ucuyla silerken hıçkırıklarını gizlemeye çalışan Zeynep'e yumruğunu gösteren sert bakışlı Mehmet,
- Şimdi zumzuğu yiyeceksin...
..
Bir süre susan Zeynep'e iki metre geriden kendisini takip etmesini söyleyen Mehmet, heykeller ve tümülüs çevresinde gezinen insanları şöyle bir süzdü ve onların bilinçaltından kaydettiği verileri telepati yöntemiyle, yörüngedeki Ufo'ya gönderdi..
Dünyadan gelen ilk veri seslerini dinleyen Ufo Bilim Komisyonu duydukları karşısında ilk şoku yaşadı..
- Bu heykellerin neden kırıldığın biliyor musun..
- Evet, bir dönem bölgede yaşayanlar tarafından kırılmışlar..
- Çogunun ağzı, burnu kırık..
- Onları put olduğu düşüncesiyle kırmışlar..
- Yazık ya.. canım eserler harap olmuş, şimdi niye çevreye zincir çekilmiş?
- Daha fazla kırılmasın diye korumaya alınmışlar..
- Zincirle koruma yeterli mi ki?
- Yok, değil ama en azından verilecek zararlar azaltılmış oluyor..
- Bu eserler başka ülkenin elinde olsa, turizm rekoru kırar, milyarlarca döviz kazanırlar.. Türkler kıymetinin farkında değil, sanırım..
- Maalesef, mesela burası Unesco tarafından kültürel dünya mirası listesine alındı.. Turizm Oscarı olarak bilinen Altın Elma Ödülüne sahip..
- Yazık...
...
Diğer guruptan tespit edilen konuşmanın boyutu farklıdır;
- Sen kaç kişilik turla geldin?
- İki otobüs.. Fransız..
- Benim dolmuştakiler Japon..
- Dünyanın bir ucundan bu güneşin kavurucu sıcaklığına gelip, toz-toprak yutuyorlar..
- He, valla.. salaklık..
- Şist.. sus şimdi rehberler duyar, ekmeğimizden oluruz..
- Ekmekten de keyften de oluruz..
..
Konuşan bu yerli turistleri dinleyen bir başka yerli turist konuşmalara dahil olur..
- He, yaw.. Hele şu sarışına bak..
- Hangisi?
- Şu işte, minili karı.. bir bacak var, sütun.. sütyen de giymemiş..
- La, oğlum sus, sus!
...
Diğer kayıt;
- 2000 yıllık tarihe sahip bu kalıntılar, Pers ve Makedon Krallığının varisi olan Commagene Kralı I. Antichous tarafından yaptırılmıştır.. İlk insan kültürleri üzerindeki dünya dışı etkiler hakkında tartışmalı iddialarda bulunan, 1968’de yayımlanmış “Tanrıların Arabaları” adlı en çok satan eseri de içeren kitaplara sahip İsviçreli bir yazar olan Erich Anton Paul von Däniken'e göre bu eserleri uzaylılar yapmış..
- Wooouwww.. Bu iddianın dayanağı ne?
- Bu taşlar, Kâhta ilçesi çıkışındaki ilk durağımız olan Karakuş tepesinden buraya taşınmışlar..
- Ee..
- O dönemlerde bu taşları böylesine mükemmel heykele dönüştürecek sanatçılar varmış ama kilometrelerce uzaktan buraya kadar kırmadan taşıyacak bir tekonoloji yokmuş.. Siz de görüyorsunuz ki bu ağır ve iri eserlerin bunca zorlu patikalardan buraya taşımaya insan gücü yetersiz kalır..
- Haklısınız..
Burası 1881 yılında keşfedildi ancak hemen başlatılan ciddi araştırmalara rağmen bir türlü hedeflenen sonuca halen ulaşılmadı..
- İlk keşfeden kim?
- Alman demiryolu mühendisi Karl Sester..
- Türkler?
- O tarihe kadar sadece yöre insanları tarafından bilinen bölgede çalışmak için talepte bulunan Almanların yazışmalarıyla fark edilen eserlere derhal sahip çıkan Padişahlık makamı Osmanlı İmparatorluk Müzesi Müdürü Osman Hamdi Bey idaresinde bir ekip görevlendirerek Alman ekiple birlikte çalışma başlatmış..
- Peki, sonuç?
- Bunca yıl yapılan onlarca araştırma ve basılan akademik kitaplarda sadece tarihçeyi bulabiliyoruz ve uçuk, fantastik efsanelere sahibiz..
- Başka efsaneler de mi var?
- Elbette..
- Mesela, Hıristiyanlığın doğum yeri olduğu iddiası...
- Ciddi misiniz?
- Evet.. Hz. İbrahim'i ateşe atan Babil Kralının unvanı nedeniyle Nemrut adını alan bu bölgeyle ilgili kitap da yazan Rus Araştırmacı Gilbert, burayla ilgili müthiş iddialarda bulunuyor.
- Ne gibi?
-Hıristiyanlığın burada başlamasından tutun da, Hz.İsa'nın doğumundaki simgesel anlama ve de Noel'in yanlış zamanda kutlanmasına kadar... "The Orion Mystery ve The Mayan Prophecies" kitaplarının yazarlarından olan araştırmacı Adrian Gilbert, bu sırrı yıllarca kovaladı, Rusya'dan Fransa'ya ve Mısır'a, Filistin'den Güneydoğu Anadolu'ya uzanan yorucu bir çalışmadan sonra edindiği bilgileri, inanılmaz iddialarla bütünleştirerek, bir kitap yazdı ve gizem büyüdü..
..
Kayıtlardaki çarpıcı verilerden şok olan Ufo Bilim Komisyonu, bu incelemenin nihaî hedefine varılmadan dünyaya inilip inşaatın devamının uygun olmadığı kararına varır..
Bu karar sonucu Mehmet ve Zeynep'in görev süresi uzatılır..
Mehmet Emin Danış
(2020)