10 Eylül 2024 Salı Saat: 01:21
Son aylarda, neredeyse hergün, bir başka bilim adamı tarafından oldukça şiddetli bir deprem yaşanması ihtimaliyle uyarılıyoruz.
Son aylarda, neredeyse hergün, bir başka bilim adamı tarafından oldukça şiddetli bir deprem yaşanması ihtimaliyle uyarılıyoruz.
Son olarak Prof. Dr. Naci Görür tarafından Kuzey Anadolu Fay Hattının doğusunda (Erzincan ile Bingöl'ün Karlıova ilçesi arasında) tahminen 7 şiddetinde bir depremin "oldu-olacak" kadar yakında yaşanması ihtimaliyle uyarıldık.
Bilindiği gibi Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF), 1100 km uzunluğunda sağ yönlü ve doğrultu atımlı aktif fay hattıdır. Yaklaşık olarak Van Gölü'nden Saros Körfezi'ne kadar tüm kuzey Anadolu'yu keser. Tek bir faydan oluşmaz, pek çok parçadan oluşan fay zonudur.
Bu kuşak Gelibolu, Marmara Denizi'nin derin kısımları, İzmit Körfezi, Adapazarı, Düzce-Bolu, Gerede, Merzifon, Suluova, Erbaa-Niksar, Kelkit vadisi ile Erzincan, Erzurum, Varto ve Van üzerinden geçen bir hat şeklinde uzanıyor.
İncelemelere göre Kuzey Anadolu Fayları'nın derinlikleri 25 kilometreden daha fazla olmayıp, faylar boyunca oluşan depremlerin odak derinlikleri 12-20 km arasında bulunmaktadır.
Bu bölgeyi düşünürsek, Kuzey Anadolu Fay zonu aslında Ordu ve Giresun'a 80-100 kilometre, Samsun'a 50, Trabzon'a 130, Rize'ye 140 kilometre uzaklıktadır...
6 Şubat depremlerinin etkilediği illeri düşünürsek, Kuzey Anadolu Fay zonunun, dünyadaki en yıkıcı fay hatlarından biri olduğunun altını çizen uzmanlara kulak vermek ve acil tedbir almak gerekir.
Zira bu hattaki tüm yerleşim merkezleri Karadeniz iklim kuşağında olmakla beraber zeminleri de maalesef çok dayanıklı değiller. Buralarda daha ziyade eski yapılar görülüyor ve ortalama 40-50 yıllık bu yapılar maalesef onyıllardır şiddetli yağış ve aşırı nemlenmeye maruz kalmıştır. Kısacası, Allah korusun gerçekten büyük bir tehlike söz konusudur.
Genel Başkanlığını Şakir Gürel'in yaptığı Tüm İletişim ve Medya Federasyonu (TİMEF) tarafından Ünye'de düzenlenen "Medya'nın Deprem ve Afet Dili Çalıştayı"nda detaylı bir sunum yapan ORKENT AŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı Mimar Dr. Nihat Şen,
"Bugün Türkiye’de yaklaşık 36 milyon yapı stoğu bulunmaktadır. Bu yapı stoğunun 6 milyon konutu, maalesef doğal afetlere karşı güvenli değil. Son 100 yılda 230 bin yıkıcı deprem oldu ve bu depremlerde 130 bin vatandaş hayatını kaybetti. Sadece 6 Şubat depreminin Türkiye ekonomisine zararı 130 milyar dolar oldu. Deprem önlemleri olsaydı bu zararın sadece 20 milyar dolar seviyesinde kalacağını hatırlatarak" aşağıdaki önerileri sıralamıştı, ben de bir defa daha hatırlatmakta fayda görüyorum:
* Kentsel dönüşüm ve afetlerle ilgili ayrı bir Bakanlık mutlaka ihdas edilmelidir.
* Deprem ve doğal afetlerden kaynaklı kentsel dönüşüm çalışmaları ve binaların dönüşümü için Kentsel Dönüşüm Finansman Bankası kurulmalıdır.
* Günün şartlarına göre 6306 Sayılı Yasa yeniden yazılmalı ve Planlı Alanlar Tip Yönetmeliğinde yorum çarpıklığına mani olacak net cümleler kullanılmalı ve Alan Bazlı Kentsel Dönüşümü teşvik edici maddeler eklenerek yasa anlaşılır olmalıdır.
* Belediyede proje ve ruhsat bölümündeki görevli teknik personeller yönetmelikler konusunda kesin eğitilmeli, bürokrasiyi çoğaltan değil azaltan işlemler yapılmalı.
* Sürece mutlaka Belediyeler, Meslek Odaları, STK’lar, Siyası Partiler ve mülkiyet sahipleri dahil edilmelidir.
* Kentsel dönüşümde sıfır faizli kredi ödemesi, 2 yıl ödemesiz 180 ay veya 240 ay olarak düzenlenmelidir.
* Riskli binaların kiralanması veya satılması derhal engellenmelidir.
* Yatırım maliyeti, proje içinden sağlanacak, alan bazlı kentsel dönüşüm çalışmalarını özellikle belediyeler yapmalı ve arabuluculuk görevi üstelenmelidir.
*bKentsel dönüşüm inşaatlarında sağlanan KDV indirimi, ticari getiri amaçlanmayan kentsel dönüşüm inşaatlarında kullanılacak malzemelerde de sağlanmalıdır.
* Enerji Kimlik Belgesi istenen tüm binaların güvenli olup olmadığının da incelenmesi ve resmi rapor yaptırılması zorunlu hale getirilmelidir.
* Tadilat yapılacak binalarda tadilat ruhsatı verilmeden önce mutlaka depremde güvenli olup olmadığının incelenmesi ve resmi raporunun yapılması zorunlu hale getirilmelidir.
* Gayrimenkul hukuku yeniden düzenlenmelidir.
* Belediyeler mutlaka dar gelirli vatandaşlar için sosyal konut üretmeli, deprem öncesi geçici konutlarda üretmelidir.
Mehmet Emin Danış