18 Eylül 2024 Çarşamba Saat: 10:47
Yüce Allah’ın akıl verip yarattığı insan dili, dini ırkı ve rengi ne olursa olsun okuyup öğrenerek önce iyi ve güzel ahlaklı vicdanlı örnek insan olmayı başarmış olsa hep beraber huzur ve güven içerisinde insanca yaşar ve birlikte yaşadıklarını da aynı minval üzere yaşatır. Çünkü iyi ve güzel ahlaklı örnek insan örnek Mümin ve Müslüman, Örnek Yahudi ve örnek Hristiyan’dır.
Bu insanlardan yaratılmış insan dâhil insan dostu hiçbir canlıya zerrece zarar gelmez…
Onu sevmiyoruz, bunu sevmiyoruz, ona kızgınız, bundan nefret ediyoruz, o gâvur, bu dinsiz, o komünist, bu yabancı, o eşcinsel, bu ahlaksız… Sürekli başkalarını eleştiriyor, başkalarını yargılıyoruz. Herkes yanlış biz doğru. Biz sütten çıkmış ak kaşık. Bize benzemeyen insanlardan, bizden farklı düşünen, inanan, görünen insanlardan hoşlanmıyoruz. Eh, bize benzeyenlerle de pek barış içinde yaşadığımız söylenemez.
İyi güzelde onu bunu beğenmeyen siz kimsiniz? Siz de herkesi hepimizi ve alemi yaratan dün, bugün özelliklede günümüzde beğenmediğiniz Allah’ın akıl verip yarattığı insanlardan biri olan ölümlü kul değil misiniz.?
Kendiniz gibi ölümlü fani olan insanları neden niçin hangi hak ve yetkiye dayanarak beğenmez, onlara tepeden bakar, onları hor görürsünüz. Netice her canlı doğduğu gibi günü saati yok günü gelecek ve ölecek…
Sizlerde de bugün ahkâm kestiğiniz bu güzelliğiniz, bu gençliğiniz bu zindeliğiniz, bir şekilde elinize geçirdiğiniz siyasi ve ekonomik gücünüz ebediyen sürecek zannederek mi beğenmiyorsunuz bu insanları...
Neticede gün gelecek devran dönecek ne zindeliğiniz, ne güzelliğiniz ne siyası ve ekonomik gücünüz kalmayıp yer le yeksan olup sonuçta sizden öncekiler gibi ölüp gideceksiniz.
Sonra sıra sizden doğanlara gelecek, siz onlara yaşadığınız müddetçe iyi bir miras bırakmışsanız onlar iyi ve güzel biçimde boyunları sizin yüzünüzden bükülmeden insanca yaşayacaklar. Aksi halde elinize geçirdiğiniz siyasi ve ekonomik gücünüzü sadece kendinizi ve bir avuç yandaşınızı düşünerek kullanıp günümüzdekiler har vurup harman savurmuşsanız, ailenizi ve evlatlarınızı boynu bükük bırakıp süründüreceksiniz.
Sözün özü içinde bulunduğumuz fani dünya sizden, bizden öncekilere yetip arttığı gibi, size de, bize de yeterde artar bile.
Siz siz olun ölümlü fani insan olduğunuzu unutmadan yaratılmış tüm insanlar ve hatta insan dostu canlılar ile hep beraber omuz omuza olup gül gibi yaşayın birlikte yaşadıklarınızı da kendiniz gibi huzur ve güven içerisinde yaşatmak için canla başla çalışın ki kazanan sizden bizden öncekiler gibi kendinden başkasını düşünmeyen bir avuç Allah ve insanlık düşmanı bencil idareciler değil, tüm insanlar ve mensubu oldukları ülkeleri olsun.
Bakın insanlığın doğuşundan günümüze dek gelişine kadar kendinden ve bir avuç yandaşından başkasını düşünmeyen, kendinden ve bir avuç yandaşından başka Allah kuluna huzur ve güven içerisinde insanca yaşama hakkı tanımayan Allah ve insanlık düşmanı insanlar senden benden bizden diye insanları bir birinden ayırarak insanlar arasına nifak sokanlardan rahatsızlık duyan iyi ve güzel ahlaklı vicdanlı yazar “Onu sevmiyoruz, bunu sevmiyoruz, ona kızgınız, bundan nefret ediyoruz, o gâvur, bu dinsiz, o komünist, bu yabancı, o eşcinsel, bu ahlaksız başlığı altında kaleme aldığı makalesini yaptığımız yorumla sizlerde okuyasınız ve düşünerek yaşayıp herkesi hepimizi bağrınıza basarak yaşayasınız diye paylaştık. Buyurun okuyun daha çok insana okutun ki, düne kadar olduğu gibi bugünde Allah ve insanlık düşmanları değil, tüm toplum ve mensubu olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti devletimiz kazansın.
Çünkü sonuçta Sultan Süleyman’a kalmayan fani dünya size bize hiç kimseye günümüze kadar kalmadı, bundan sonrada kalmaz ve kalmayacak…
Onu sevmiyoruz, bunu sevmiyoruz, ona kızgınız, bundan nefret ediyoruz, o gâvur, bu dinsiz, o komünist, bu yabancı, o eşcinsel, bu ahlaksız… Sürekli başkalarını eleştiriyor, başkalarını yargılıyoruz. Herkes yanlış biz doğru. Biz sütten çıkmış ak kaşık. Bize benzemeyen insanlardan, bizden farklı düşünen, inanan, görünen insanlardan hoşlanmıyoruz. Eh, bize benzeyenlerle de pek barış içinde yaşadığımız söylenemez.
Ortak noktalarımızdan çok farklılıklarımıza odaklanıyor, farklılığı kötü bir şeymiş gibi, tehditmiş gibi algılıyoruz. Aslında bize tıpatıp benzeyen insanlar komşumuz olsa onları da sevmezdik. Çünkü kendimizi sevmiyoruz.
Psikolojik olarak insan gelişiminin ilk basamağı olan güven/güvensizlik evresinde takılıp kalmış 0-3 yaş arası çocuklar gibiyiz. Bu evreye narsistik evre de denir. Duygusal gelişim sürecinde narsistik evrede takılıp kalan kişiler hem kendini bilmez bir üstünlük duygusunun yani kibrin hem de aşağılık kompleksinin iç içe olduğu bir yaşam içinde bir oraya bir buraya savrulur dururlar.
Ayrımcılık paylaşılan cehalettir.
Şunu düşünün: Size benzemiyor diye uzak durduğunuz, yargıladığınız hatta düşman diye gördüğünüz birinin bağışladığı kemik iliği, kan ya da organ sizin, sevdiğiniz birinin ya da çocuğunuzun hayatını kurtaracak olsaydı, aklınıza o kişiye ayrımcılık yapmak gelir miydi? Şükran mı duyardınız yoksa ayrımcılığı sürdürerek bağışı red mi ederdiniz?
Hayatın tüm renklerini kendi yaşam tuvalinize yansıtabilmenin keyfiyle hoşça olun.